Uzun yıllar boyunca beden ağırlığının denetimiyle ilgili dalgalı bir süreç yaşayan, dolayısıyla sürekli çözülemeyen bir problem olarak hayatında yanan bir kırmızı ışık varmış gibi hissedrn, yine bunlara bağlı hem fizyolojik hem de psikolojik olarak bu durumdan etkilenmiş bir çok kişinin doğal olarak aklına gelen bir çözüm “kilo vermek”.

Eğer ben bu duyguları, bu süreçleri yaşıyorsam kilo verirsem geçecek diye düşünüyoruz. Zaten tam da bu yüzden her seferinde yeni bir “zayıflama” sürecine giriyoruz.

Tartıda inecek olan rakama ya da görüntüye bir başarı olarak baktıkça da buna ulaşmak için yolda uğradığımız zarara bakmaksızın  bir irade göstergesi olarak sadece ama sadece buna odaklanıyoruz

Çok da makul. “Sürekli kilo fazlam olduğu için ben bunları yaşıyorsam, eğer kilo verirsem bu iş çözülür.” olarak bakıp, sürekli sadece kilo vermeye odaklandığımız için yine bunun için bir sürü uzmana gidip, bir sürü diyet ya da sistem deniyoruz.

Bu yaşadığımız fizyolojik ya da psikolojik süreçleri yaşamamızın önüne geçmenin yöntemi salt kilo vermek değil çünkü. Hatta bu kilo al-ver döngüsünün ver kısmını sürekli tekrarlatan durumun arkasındaki nedene odaklanmak gerekiyor.

Neden böyle oluyor?

Aç mı kalıyorum? Kendimi sürekli kısıtlamalara mı sokuyorum? İhtiyaçlarımı görmezden gelip varılması  gereken bir maraton bitiş çizgisi varmış gibi mı düşünüyorum?

En son yaptığım diyette çok iyi zayıflamıştım kısmını hep hatırlıyoruz. Fakat sizce onu neden bırakmıştınız? Neydi sürdürememenizin sebepleri? Bunlar daha az aklımıza geliyor. En kötüsü de burada çoğunlukla kendimizi kötülüyoruz. İradesizim, ben yapamadım vb gibi.

Belki de artık cevapları değil, sorduğumuz soruları değiştirme vaktidir. A’dan B’ye gidecek daha iyi olan yola ya da arabaya değil, yolda ne var ne yok? Buna bakmak gerekiyordur.