Birçoğumuzun inanılmaz fazla korku ve kaygıları var hayat ile ilgili. Korku, bir tehlikeye karşı ortaya çıkan bir duygu reaksiyonudur. Tehlike gerçekten var olabilir ya da kişi bir uyaranı tehlike olarak algılıyor olabilir. Kişi tehlike ile karşı karşıya kaldığında savaş ya da kaç mekanizması ortaya çıkar. Bu mekanizmada birey tüm kaynaklarını kullanarak tehlikeyle mücadele etmeyi ya da tehlikeden kaçmayı seçecektir.
Kaygı ise daha çok geleceğe yönelik olarak yaşanan bir duygudur. Kaygının kaynağı belirsiz olabilir. Kişi çoğu zaman yaşadığı kaygıyı tanımlamakta güçlük çeker, hislerini ve yaşantılarını karşı tarafa aktarmakta zorlanır. Kaygı duygusu yaşayan kişi baş dönmesi, mide bulantısı ve nefes almada güçlük gibi anlık fizyolojik sıkıntılar yaşayabilirken, uykusuzluk, iştahsızlık, kas ağrıları gibi uzun süreli rahatsızlıklarla da karşı karşıya kalabilmektedir.
Peki kaygılarımızdan ve korkularımızdan nasıl özgürleşiriz. Ben bu soruların cevaplarını çok fazla arıyorum aslında kaygılı biri olarak. Öncelikle Kaygı ve endişelerinizin hangi olaydan kaynaklandığı ile ilgili düşünmeliyiz. Dış etkenlerden bağımsız aslında kaygılarımızı biz mi yaratıyoruz diye düşünmeli ve ona göre davranmalıyız. Hayatımızda kaygıya yol açan etkenlerle yüzleşmeli ve onları aslında kabul etmeliyiz. Gevşemeyi öğrenmeliyiz hayatımızda bizi strese sokacak etkenlerden başka türlü kurtulmamız mümkün mü bilmiyorum. Çünkü hayatımızın her yerinde mutlaka bizi kaygıya düşürecek bir şeyler olacak ve bizlerin bunlarla baş etmesi gerekiyor.