Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş ülke genelinde ve Çanakkale’de yaşanan yüksek sıcaklıkların tarım ve sulama faaliyetlerinde ne gibi değişikliklere yol açabileceğini, Atikhisar Barajın’daki son durumu ve mücadele edilen orman yangınları ile ilgili konuştu. Çanakkale’nin tek içme ve kullanma su kaynağı olan Atikhisar Barajı’ndaki doluluk oranının 1 ayda yüzde 10’luk bir düşüş göstermesi ile ilgili Türkeş şöyle konuştu: “Sulama amaçlı su kullanımı, kentsel amaçlı su kullanımı, yaz nüfusunun artması ve haziran ayı ile birlikte buharlaşmanın artması düşüş yaşanma nedenlerinden. Haziran ayında yüzde 64 iken bir ayda yüzde 10’luk bir azalış yaşanması bu şekli ile iyi değil. Çok etkili bir yağış beklemiyoruz ekim ayına kadar. Sulama suyu talebinde çok artış var. Yaz ayında olduğumuz için insanların su kullanım oranı artıyor. Yüksek sıcaklıklar ve buharlaşma buna neden oluyor. Çok dikkat etmek lazım. Bu yaz ülkenin başına neler gelebileceğini Türkiye’deki son yıllardaki hızlı sıcaklık artışı, uzun süreli kuraklıklar üzerine yazılar yazdım. Çanakkale şu anda uzun süreli tarımsal hidrolojik ve ekolojik kuraklığın devam ettiği bölgelerden biri. Artık kuraklığı ciddiye almak gerekiyor. Çeşitli şekillerde kuraklık uyarılarının çok sık yapılması gerekiyor. Kuraklık İl Koordinasyon Kurulunun hiç böyle uyarıları yok ama Çanakkale’nin su kaynaklarını, su kullanımını ve iklimdeki bu eğilimi dikkate alarak kuraklık konusunda en azından farklı su kullanıcıları için farklı kuraklık sınıfları ve sınırlamaları getirmesi ve bunu ilan ederek yapması gerekiyor.” dedi.

Çeltiğin 1-2 Sene İçerisinde Kontrol Altına Alınması Gerek

Biga’da da bir takım su kullanımı konusunda sınırlamalar getirildiğini kaydeden Prof. Dr. Murat Türkeş, çeltiğin en geç 1-2 sene içerisinde kontrol altına alınmasının zorunlu olduğunu belirtti. Türkiye’nin artık bol ve geleneksel su tavaları oluşturarak çeltik üretiminin yapılabileceği bir ülke olmadığını belirten Türkeş, “Çeltikte çok su kullanımı var. Belli bir denetimle olmak üzere geçiş döneminde damla sulama, modern, kapalı, basınçlı su sistemlerine dayalı, yüzey ya da toprak altı damla sulamaya geçilmek zorunda. Bunlarla ilgili de çalışmalar var. Planlı ve programlı bir şekilde verimlilikte hiç azalma olmadan damla sulama ile üretim sürdürülebiliyor. Çanakkale’de Kazdağı yöresi, Biga dağları, Dumanlıdağ gibi yerler de artık yağış almıyor. Su bolluğunun olduğu bir yer değil. Burası hala kurakça, yarı nemli yüksek dağlar dışında öyle bir coğrafya. Su açığı var. Yağış, buharlaşma ve terleme ile kaybeden suyu karşılamıyor. İnsanın tükettiğini hiç karşılamıyor. Depolama ve kullanmada bir kapasite var. “ifadelerini kullandı.

Planlama Yapmak Gerekiyor, Hızla Değişen İklimle Başka Türlü Baş Edebilmek Mümkün Değil

Yapılan küresel, bölgesel ve uluslararası hakemli pek çok çalışmanın Çanakkale’nin ikliminin daha sıcak daha kurak, dağların zirvelerine kadar kurakça ve yarı nemliye dönüşeceği yönünde olduğunu aktaran Prof. Dr. Türkeş, “Kar yağışı hemen hemen hiç olmuyor. Olamıyor, çünkü yüzey çok sıcak. Gelecekte Çanakkale Türkiye ve Biga Yarımadası için beklenen çok daha sıcak ve çok daha kurak. Orman yangınlarına daha elverişli hava durumu tipleri ile birlikte daha olumsuz hava koşullarının olacağı dikkate alınarak; kısa, orta, uzun vadeli kuraklık yönetim planı ve eylem planı çıkarmak gerekiyor. Eksiklik burada. Bunu halka anlatarak, duyurarak, tartışarak yapmak gerekiyor. İlk örneği büyük bir geleneksel sulu çeltik tarımda olacak. Bunu yapmak zorundayız. İklim değişikliğine uyum çabaları ve ilkim değişikliğinden daha az etkilenebilmek için bütün bu uyum çabaları yerel ölçekte de ele alınmak zorunda. Demokratik, açık, katılımcı, çoğulcu bir anlayışla sivil toplum kuruluşu ve yerel yönetimler ile birlikte bu uyum çabalarını planlamak gerekiyor. Başka türlü hızla değişen iklim ile baş edebilmek mümkün değil.” dedi.

Vatandaşları Yangına Karşı Sosyal Medyadan Uyarmak Yeterli Değil

Kurum ve kuruluşların yangına karşı vatandaşları tedbirli ve dikkatli olmaları konusunda sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları uyarıların yetersiz olduğunu kayden Prof. Dr. Türkeş sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal medya çok uygun değil, çok karmaşık. Buradan paylaşım yapmak yeterli değil. Sokaklarda duvarlarda, kentlere giriş çıkışlarda, ormanların içinden geçerken, sulak alanlarda çok yaygın bir şekilde uyarılar yapılmalı. Sosyal medyada paylaşılan uyarıyı kırsaldaki insanın görmesi çok zor. Hala anız yakıyor, hala evinin, çiftliğinin, tarlasının çevresini temizlemiyor. Ormanın kenarında ek yanıcı madde biriktiriyor. Bizim, insan ve orman etkileşimini mutlaka yeni iklim rejimine göre ve gelecekteki iklim dikkate alınarak mutlaka çok iyi planlamamız gerekiyor. Yoksa hepimiz afet olduktan sonra başımıza gelenleri konuşuruz. Biz hala Türkiye’de ne kadar konuşulursa konuşulsun işin kriz yönetimi kısmındayız. 9-13 Nisan tarihleri arasında şiddetli don yaşandı. Var olan enflasyonun en az yüzde 10 üzerine koydu. Çanakkale’de 180-200 TL’ye erik olur mu? Erik toplanmıyor bile. Şeftali memleketinde 150-200 TL’ye satılıyor. Genel anlamıyla yönetim döngülerinde mutlaka döngünün tamamını dikkat almamız gerekiyor. Bir yandan ders çıkaracağız, bir yandan önlemleri alacağız hazırlık yapacağız. Yangın ya da kuraklık olduğunda ne yapacağımızı bileceğiz. Olursa bu kez yeniden kriz yönetimi ilkeleri, uygulamaları olacak.” şeklinde konuştu.

“Yaz aylarında gıda hijyenine dikkat edin, hastalıklardan korunun”
“Yaz aylarında gıda hijyenine dikkat edin, hastalıklardan korunun”
İçeriği Görüntüle

Kaynak: Haber Merkezi