Mart ayı bu sene de yaptı yapacağını… Belki “kazma kürek yaktırmadı ama siyaseten resmen kapıdan baktırdı.”

18 Mart 2025 Salı günü, Ekrem İmamoğlu ve 27 kişinin İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diplomalar, kontenjan dışı kayıt yaptırdıkları ve yatay geçiş şartlarını taşımadıkları gerekçesiyle iptal edildi.

Bir gün sonra da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve belediye çalışanlarının da aralarında bulunduğu yaklaşık 100 kişi, yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve teröre destek suçlamalarıyla gözaltına alındı.

Bu gelişmeler, medya organlarında ve halk arasında geniş yankı uyandırdı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu durumu "sivil darbe" olarak nitelendirerek halkı ve sivil toplum kuruluşlarını sokağa davet etti.

Gösteri ve yürüyüş yapmak anayasal bir hak olsa da, bu çağrı olayların farklı boyutlara taşınmasına, çığırından çıkmasa da sağduyulu vatandaşları ve Türk siyasetinde itidal bekleyenleri tedirgin etti.

İstanbul’da dört gün süreyle gösteriler yasaklanmış olmasına rağmen, Saraçhane Meydanı’nda toplanan gruplar, İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin ve gözaltına alınmasının hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu savundu. Bu gösteriler ülke geneline yayıldı ve yer yer istenmeyen görüntüler ortaya çıktı.

İmamoğlu’nun eğitim geçmişi ve diploması ile ilgili tartışmalar kamuoyunda şüphe uyandırdı. Öte yandan, yolsuzluk ve teröre destek iddialarıyla ilgili soruşturmalar devam ediyor. MASAK raporları doğrultusunda İmamoğlu İnşaat’a el konulduğu açıklandı. Ancak, soruşturma sürecinde gizlilik kararı olduğu için şimdilik yalnızca paylaşılan bilgiler üzerinden değerlendirme yapılabiliyor.

Bu süreçte, Türk mahkemelerinin bağımsızlığına ve tarafsızlığına güvenmek önemlidir. Soruşturmanın sonucunu beklemek ve taşkınlıklardan kaçınmak sağduyulu bir yaklaşım olacaktır.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partiye "kayyum atanması" ihtimalini ortadan kaldırmak için 6 Nisan’da Olağanüstü Kurultay kararı aldığını açıkladı. Bu karar, olayların seyrini bir anda değiştirdi ve süreci daha da ilginç bir hale getirdi.

Sonuç olarak, bu gelişmeler Türkiye ve CHP için önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. İmamoğlu’nun diploma iptali ile başlayan, gözaltına alınması ile devam eden ve Olağanüstü Kurultay kararıyla süren bu süreç, büyük siyasi gelişmelere yol açacak gibi görünüyor.

Olaylar ilerledikçe iddianamedeki suçlamalar ve verilen cevaplar ortaya çıkacak, gerçekler daha da netleşecektir.

CHP’nin çağrısı ile sokağa çıkanlar, olaylar netleşmeye başlayınca ve işin rengi ortaya çıkınca, elinde benzin bidonu ile sokaklarda göstericilerin arasına sızıp gösterileri harlamaya ve bir kalkışmaya evirmeye çalışanların tutum ve davranışları ile gerçek yüzlerini gördükçe durum sakinleşecek ve daha sağduyulu düşünmeye başlanacaktır.

CHP’nin böylesi bir durumda Olağanüstü Kurultay kararı alması beklenmeyen bir gelişme olarak dikkat çekici ve önemli. Çünkü CHP’nin Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği kurultaydaki iddialar nedeniyle iptal edilmesi ve kayyum ataması yapılması uzun süredir gündemdeydi.

Ancak alelacele yangından mal kaçırırcasına böylesi ani bir karar ile Olağanüstü Kurultay kararının neden alındığı üzerinde insanın aklına birçok ihtimal gelirken, erken tahminlerde bulunmak şimdilik doğru olmayacaktır.

Üst akılın siyaset mühendisliği ile Cumhurbaşkanlığı seçimine üç yıl gibi bir süre varken Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için CHP üyelerinin sandık başına çağrıldığı bir dönemde böylesi bir kurultay kararı gerçekten çok ilginç. Bunun İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile ilgili olmadığını düşünmek ve yalnızca partiye kayyum atanmasını engellemek için yapıldığı açıklaması pek mantıklı görünmüyor.

CHP eski Genel Başkanlarından Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal’ın sosyal medya hesabından: “Bugünkü gözaltılar üst üste darbeler gibi görünüyor ama muhtemelen bekletildi bile diploma soruşturmasını etkilememek için. İmamoğlu'nun CHP üzerindeki etkinliği düşünülünce bu etki nereden kaynaklanıyor, ne ile besleniyor diye düşünmemek mümkün değil. Çok gereksiz, tek kişilik, apar topar bir önseçim yapılma sebebi bu göz altıların olacağını bilmek ve vatandaşı adalet ile karşı karşıya getirmek idi. Bu soruşturmalar ülkenin zararına değil çok yararına ve temiz siyaset için büyük adımlar. Bize düşen Türk adaletine güvenmek ve soruşturmaların sonucunu beklemek. CHP'ye düşen güzel bir takvim belirleyip tertemiz bir kurultay yapmak, Atatürk'e gerçekten bağlı bir kadro ile yoluna devam etmek” diye yaptığı paylaşımın satır aralarını okuyup gelişmeleri bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor ki açıklamalar ile yaşananları mantık süzgecinden geçirip düşünüldüğü zaman durum biraz daha berraklaşıyor.

Olağanüstü Kurultay kararından sonra şimdiye kadar söylediklerinden kural dışı “U” dönüşü yapanların ve pişmanlık ifadeleri ile devam eden cümleler kuranların, saf değiştirenler ile kimin kiminle saf ve iş tuttuğuna da dikkat edilmesi gerekiyor.

Çünkü hafta başından beri İBB Ekrem İmamoğlu eksenli CHP odaklı yaşananlar ve yaşatılanlar gerçekten çok önemli ve hiçbir ayrıntı gözden kaçırılmaması gerekiyor…