Birkaç yıl önce Zülfü Livaneli’nin Serenad adlı kitabını okumuştum. Kitapta 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken çok az kişinin bildiği bir olayı da ele alıyor aslında. Struma Olayı… Ben kitabı okumadan önce böyle bir olaydan haberdar değildim, kitabı okuduktan sonra biraz araştırma yaptım ve olay oldukça ilgimi çekti. Kitapta İstanbul’da öğretmenlik yapan bir profesörün yıllar sonra Amerika’dan Türkiye’ye gelişini anlatıyor. Bu kısa yolculukla aslında 60 yıllık bir yolculuğa çıkacağınız ve tarihin acımasız olayları arasında masum insanların ve aşkların hayatlarının nasıl ellerinden alındığını konu ediniyor.
İkinci dünya savaşı sırasında Nazi Almanya’sı avrupanın her kesiminde ki yahudileri hedef almıştır. O dönemlerde Romanya’dan bir gemiyle (struma) 769 kişi kaçmak için yola çıkmış. Struma gemisi Panama bandıralıydı ve daha önce hiç insan taşımak üzere kullanılmamıştı. İstanbul açıklarındagemi arıza yapmış ve 72 gün boyunca gemi orada kalmıştır. Hiçbir Ülke gemiyi zaten kabul etmemiştir. O süreçte gemide salgın bir hastalıkta yayılmıştır. Gemiden insanların dışarı çıkmasına izin verilmemiş ve insanlar hastalıktan kırılmaya başlamıştır. 72 günün sonunda bir gece gemiyi şile açıklarına çekmişler ve orada iddialara göre bir Sovyet denizaltısı tarafından patlatılmıştır. Geminin patlamasının sebebi kesin olarak bilinmese de Gemiyle beraber yüzlerce insanda orada can vermiştir.
Serenad kitabında da aslında bu gemide can vermiş birinin aşkından bahsediyor daha doğrusu o dönemlerde Türkiye’ye gelen profesörün aşkını. Profesör Katolik bir aileden gelir ama Yahudi bir kadına âşık olur ve onunla evlenirler. Hitler o dönemde yahudileri öldrümeye başlar ve ikili kaçmak için İstanbula yola koyulur. Fakat eşi yakalanır. Profesör tek başına istanbula gelir ve eşini bulmak için tüm yolları dener.
Kitabın tamamını anlatmak doğru olmaz o yüzden okumanızı canı gönülden isterim. Konudan uzaklaşmadan struma gemisiyle ilgili son birkaç şey söylemek isterim.
İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsız kalmak için çok çaba sarf edilen dönemde, savaşın her iki tarafının da Yahudi mültecilere karşı bir tutum ortaya koyması, Türkiye'yi eli kolu bağlı bir pozisyona getirmiş maalesef.
Struma faciasının ardından 'yaşananların sorumlusu kim' tartışmaları başlamıştır. Fakat buna verilen bir cevap var mı tam bilmiyorum ya da verilen cevaplar ne kadar doğrudur onu da bilmiyorum. Netice de bir facia yaşanmış ve yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir.
Hoşçakalın…