Vefa, üzerimizdeki en önemli haklardan biridir diye düşünüyorum. Böyle düşünen biri olarak da Vefa ülkemizde bir semt, bir cadde ve bir sokak ismi olmaktan öte gitsin istiyorum.
Bu köşe yazımdan sonra yine aynı konu içerisinde olan “sözünün eri” konusunu yazacağım.
Vefalı olmak dostluk ve arkadaşlık kapısında dimdik durmak ve dostlarına, arkadaşlarına bağlılıkta sebat etmek değil midir? Aynen böyle bir şeydir vefa.
O yüzden vefa duygumuzdan taviz vermeden, vefalı olmayı bırakmadan, vefalı bireyler olarak gelecek kuşaklara vefayı taşımalıyız.
Vefası olan, sevgisi geçici ve göstermelik olmayan insanlar daima sevgi doludurlar. Çünkü; vefa insana duyulan sevgidir.
Vefa; kadir kıymet bilmek ve kendisine yapılan iyiliği unutmamaktır. Bu nedenledir ki; eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza, arkadaş ve dostlarımıza karşı vefalı olalım. Onları sevinç ve üzüntülü günlerinde yalnız bırakmayalım.
İnsanoğlu olarak bizlerin kişiliğini oluşturan en önemli değerlerden birisi de vefalı oluşumuzdur. Ve vefa, görülen iyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara o iyiliğin benzeri veya daha güzelleriyle karşılık vermektir.
Vefa, dostlukların devamını sağladığından vefakârlık da sosyal dayanışmayı daha güçlü kılar.
Öte yandan vefa, düşman bile olsa verilen sözden dönmemektir. Vefalı insan, dost-düşman herkesin güven ve emniyet duyduğu kimsedir. Vefalı insanın karakterinde yalancılık ve benzeri olumsuz davranışların hiçbirine rastlanmaz. En zor anlarda bile ahde vefa en önde gelir.
Ayrıca en büyük vefakârlık yaradanı, Yüce Allah’ı tanımak, kulluk görevlerimizi yapmak, Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetini bilmek ve şükür etmektir. En büyük nankörlük de kulun, rabbini inkâr etmesi, şirk koşması, Allah’ın yüceliğini tanımamasıdır.
Ahde vefa da, kulun Allah'a, ümmetin peygamberine, dostun dostuna, aile fertlerinin birbirine sevgi ve sadakatidir.
Bir sonraki makalemde buluşmak üzere sağlıcakla kalın. Allah’a emanet olun.