Evet, evet, sana söylüyorum.
İş yerinde kendi işi olmayan bir iş yanlış yapıldığında, bunu düzeltmenin kendi “görevi” olduğunu düşünen sana…
Bir arkadaşıyla yolları ayrı düştüğünde, yeniden bir araya gelmek için bir daha, bir daha, bir daha uğraşan ve bu yolda kendi öz saygısını bile bir yana atan sana…
Ülkeler arası antlaşmaların uygulanmaması sonucu, kodaman yöneticilerin dev şirketlerine ait devasa fabrikaların havaya bıraktığı zehirli gazların ozon tabakasını her gün bir parça daha inceltmesine içerleyip biteviye dertlenen sana…
Her gece mutsuz yatıp, her sabah mutsuz uyanıp, iş yolunda adımları geri geri giderken ve bir yıl sonrasıyla ilgili planları bile yapamazken, el âlemin kariyer planlarına dâhil olmayı bir öncelik sayan sana…
Buraya bir baksana: “Her yükün hamalı sen değilsin!”
Köşedeki marketin nasıl kâr edeceğini bırak sahibi düşünsün. 10 kere aradığın ve cevap alamadığın arkadaşın, bırak istiyorsa bundan sonra arkadaşlığınız için bir zahmet kendisi de çabalasın. En sevdiğin araba markasının en sevdiğin modelinin gelecek kasasını, bırak kendi tasarımcıları dert etsin. Şehrin trafik probleminin nasıl çözüleceği hakkında laklak etmek, ne olur artık bir başkasının konusu olsun.
“Dünyaya nizam vermek” iş tanımın ve kariyer planlamanın içinde yoksa bırak onu da başkaları düşünsün.
Egoist olmamakla, “gözü hep bir başkasının işinde” olmak farklı şeyler. Merhametli olmakla, her “Hıyarım var” diyene tuzlukla koşmak da bambaşka…
Dünya zaten dertlenecek şeylerle dolu. Biraz düşünürsen fark edeceksin ki, bunlardan senin payına düşenleri de öyle pek az değil. Gün geçtikçe de artıyor. Bunları görmemeyi seçer ve işin olmayan konularla bütün enerjini tüketirsen, geriye kendi işlerine, kendi hayatına, kendi varlığına ayıracağın bir “sen” kalmayacak.
Çünkü uzun, ince, kıvrımlı, engebeli, inişli-çıkışlı bir patikada yürümek gibi bu hayat. Yolda gördüğün her taş parçasını sırt çantana atarsan, hem yoldaki kendi yüklerine çantanda yer kalmayacak, hem de her adımı bir öncekinden daha zor atacaksın.
Mesela yaşlıların belleri büküktür değil mi? Yıllarca sırtlarında taşıdıkları yüktendir işte o. Taşıyacağın yükü sen de iyi seç. Eğer sonunda belin bükülecekse, bırak buna değecek şeylerle bükülmüş olsun.