Nefesinizi uzun süre tutarsanız dayanamaz, hayatınızı kaybedebilirsiniz. Nefesinizi bırakırsanız rahatlarsınız. Ancak içinizde tuttukça sizi öldüren tek şey nefesiniz değil. İçinizde tuttuğunuz hayalleriniz de sizi ölüme götürebilir. Bir filmde geçen replik de: “İnsanlar 20 yaşında ölür, 70 yaşında gömülürler.” diyordu.
Ne anlama geliyor biliyor musunuz? Eğer siz hayallerinizi, umutlarınızı ve daha da önemlisi kendinize olan inancınızı kaybederseniz ölürsünüz, sadece gömülmezsiniz o kadar. Neden sürekli yaşlılar hayıflanır hiç düşündünüz mü, ya da neden sürekli “keşke” derler? Çünkü gençken yapmak isteyip de yapamadıkları, içinde kalmış birçok hayalleri vardır. Ama artık ne yazık ki vakit geçmiş ve geçen zaman geri alınamıyordur.
Biz de hayatımız boyunca insanların ne dediğini o kadar fazla umursuyoruz ki kendi sesimizi duyamıyoruz. Hatta kendi kendimizi en içeriye hapsediyoruz. Neden bizden başka herkes çok değerli? Neden bu kadar fazla kıyas yapıyoruz? Herkes ananas, kivi, ben neden mandalinayım demek gibi bir şey bu. Bazı tatlar için ananas uygun değil, mandalina gerekir, hem bazıları mandalinayı daha çok sever. Zaten mandalina kabukları da çok güzel kokar. Neden kendimizi, yetenek ve hayallerimizi görmek yerine sürekli ‘saçma’ kıyas kriterlerine takılıyoruz?
Sürekli çevremize bağımlı yaşamak yerine, ilgi ve alakayı seviyorsak neden bunu önce kendimize vermiyoruz? Başkasına kıyamıyoruz ama kendimize karşı çok acımasız oluyoruz, peki neden kendimizi başkası gibi görüp bir de öyle davranmıyoruz? Aslında nasıl olduğumuzu, ne hissettiğimizi anlamak için kendimize de başkasına gösterdiğimiz şefkati gösterebiliriz.
Çünkü birinin bizi gerçekten anlayabilmesi için bizimle beraber düşüp aynı acıyı hissetmiş olması gerekiyor, aynı yere düşmeli, aynı yükseklikten düşmeli, aynı taşa takılmalı ve hatta bizimle aynı kiloda olmalı. İmkânsız gibi değil mi? O halde neden başkasının bizi çok iyi anlayıp yardımcı olmasını, akıl vermesini istiyoruz? Neden hakkımızda söylenilenleri bu kadar ciddiye alıyoruz.
Eğer başkalarını dinlemeye devam ederseniz, başkaları olacaksınız. Yani başkalarının senin için çizdiği hayatı yaşayacaksın. Ama kendini dinlersen kendini gerçekleştirmiş biri olacaksın. Hayallerine olan inancını kuvvetlendirdiğinde, onları yüksek sesle söyleyeceksin ve bu seni hayalinden sorumlu tutacak, sonra da sen kendi başına gerekirse tüm yolları aşacaksın. İleride yaşlı biri olduğunuzda, torunlarınızın yaptığınız müthiş işlere inanamayacaklarını hayal etsenize…
Aranızdaki geçecek diyalogların; “Gerçekten hepsini sen mi yaptın, tek başına mı?” “Evet, hayallerime sahip çıktım ve ben yaptım, kendi başıma.” böyle olmasını mı istersiniz?
Ya da şu senaryolardan birini mi yaşamak istersiniz?
“Gençken yeterince inanmadım, ailem istemedi.”, “Para kazanmalıydım.”, “Birini seviyordum.”
“Evim olsun istedim.”, “Bana güldüler.”, “Kendimi sevmiyordum.”, “Keşke yapsaydım”, “Biz
başaramadık, siz yapın”
Seçim Sizin..!