Bir insan günde ortalama olarak 70 bin düşünceyi aklından geçirebilir. Dolayısıyla zihnimiz bizim ya en iyi arkadaşımız ya da en kötü düşmanımızdır. Mesela tam şu anda kendinize nasıl hissettiğinizi sorun; Üzüntülü müsünüz? Sevinçli mi? Karamsar mı? Ümitli mi? Cevaplar tamamen aklınızdan geçen düşüncelerinizde saklı…
Evet, hayatımızın neredeyse her anını bir şeyler düşünerek geçiriyoruz. Hatta bunu farkında olmadan uyurken bile yapmaya devam ediyoruz. Beynimiz gün içerisindeki tüm yaşadıklarımızı kaydedip, uyku sırasında önemlilik derecesine göre süzgeçten geçiriyor. Bu doğrultuda önemli bulduklarını bilinçaltına, önemsizleri ise çöp kutusuna atıyor. Günün sonunda da hepimiz hayatı kendi bakış açımızdan yaşıyor ve olayları bu çerçevede değerlendiriyoruz. Sahip olduğumuz bakış açısının büyük bir çoğunluğu düşüncelerimizden kaynaklanıyor. Yani her düşüncenin duygu olarak ruhumuza mutlaka bir geliş sebebi var. Yaşadığımız rastgele olaylar bir yana, hayata hangi bakış açısıyla bakacağımızda düşüncelerimize bağlı oluyor.
Ancak bu düşünceler özgürlüğü öyle seviyor ki, başıboş bıraktığımızda hemen keyfi davranmaya başlıyorlar. Başıboş dolaşan düşünceler de sürekli kendilerini tekrar ederek inançlarımız halini alıyor. Eğer olumlu ya da olumsuz herhangi bir düşünceye takılı kalıp, ona yeterince dikkat verdiğinizde, artık bu sadece düşünce değil sizin gerçekliğiniz oluyor. Yani düşüncelerimiz bize ne derse desin, onları mutlak gerçek kabul ederek tam güvenimizi veriyoruz. Sonuç olarak da, olumsuz düşüncelere inandığımızda en acı verici duygular ortaya çıkıyor. Çünkü zihnimiz gerçekten çok güçlü ve düşüncelerimiz kim olduğumuzu ve olacağımızı büyük ölçüde şekillendiriyor.
Tabii ki aklınızdan geçen düşünceleri durdurmanız mümkün değil, fakat ortaya çıktıkça onların farkında olarak düşüncelerinizi kontrol etmeniz sizin elinizde. Zihinden geçen düşüncelerinize göre kendinizce bir hikâye oluşturmak ve onlara körü körüne inanmak, hem zihinsel hem de bedensel sağlığınız için elverişli değil. Çünkü beden aklın emirlerini yerine getirir. Kötü düşüncelerle eğitildiği sürece, ne yazık ki hızla hastalığa yakalanacak ve çürüyecektir. Hoş ve güzel düşüncelerle eğitilmesi halinde ise gençleşecek ve güzelleşecektir.
Örneğin; Kırmızı araba almak isteyen bir kişi, dikkatini kırmızı arabalara yoğunlaştırır. Sürekli kırmızı arabaları düşünür. Düşündükçe de dışarıda, çevresinde eskisinden daha çok kırmızı araba görmeye başlar. Aynı şekilde köpekten korkan bir kişinin karşısına, korkmayana göre daha çok köpek çıkar. Hastalık korkusu taşıyan ve sürekli hastalanacağını düşünen insanlar, hastalığa daha kolay yakalanır. İnsanların asık suratlı olmasında bile aksi düşüncelerinin etkisi vardır. Yani her düşünce aslında bir enerjidir ve ne düşünürsek farkında olmadan hayatımıza onu çekeriz.
Ben de bu yüzden yazıma M.Gandhi’nin o muhteşem sözüyle son vermek istiyorum; “Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin kaderinize dönüşür.”