19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak basışının 24 gün sonrası, yani 12 Haziran 1919 tarihindeAmasya’ya gelmişti. Amasyalılar Mustafa Kemal’i büyük coşku ileGezirlik’tebekledi. Çanakkale kahramanını halk büyük umutlarla karşılıyordu. Amasya müftüsü “Çanakkale'den sonra şimdi de vatanı ikinci defa kurtarmaya ahdettiniz. Her anı endişelerle dolu vatanın kurtuluşunu sağlayacak bir işe giriştiniz. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Amasyalılar çıktığınız yolda emrinizde ve yanınızda olacaktır” diyerek Mustafa Kemal’i karşıladı.
Mustafa Kemal akşam iftar yemeğinde o tarihi konuşmasını yaptı. “Amasyalılar! Düşmanların herhangi bir saldırısına karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekerek vatanı en son kayasına kadar savunacağız.Allah milletimize yenilgiyi gösterirse bütün evlerimizi, mallarımızı, ateşe vererek ve vatanı bir harabeye çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız. Amasyalılar buna hep beraber yemin edelim.”Amasyalılar, hep bir ağızdan “Yemin ederiz paşam!”diye bağırdılar.Atatürk sözlerini, “İttihatçılık, itilafçılık bitmiştir. El ele vereceğiz ve vatanımızı kurtaracağız” diye bitirdi.
Amasya'da hükümet konağı ve 5. Kafkas Tümeni'nin karargahı Saraydüzü Kışlası'nda ikamet eden Mustafa Kemal, ilk iş olarak Amasya Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’ni kurdu.18 Haziran'da İçişleri Bakanlığı, Müdafaayı Hukuk Cemiyetlerikurulmasını ve çeşitli yerlere direniş telgraflarının çekilmesini yasakladı. Milli kuvvetlerin dağıtılmasını istedi. Bu karardan bir gün sonraHüseyin Rauf Bey ve Ali Fuat Paşa Amasya'ya geldiler.20 Haziran Cuma günü Mustafa Kemal Atatürk'ün isteği ile Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ tarafından, yaklaşık 30.000 kişinin katıldığı büyük bir miting yapıldı. Mitingde konuşan Mustafa Kemal, milleti yine direnişe çağırdı. Bu mitingin bir gün sonrası İçişleri Bakanı Ali Kemal,“Mustafa Kemal'in emirlerine uyan memur veya subayların Divan-ı Harp tarafından cezalandırılacağını” söyledi.21-22 Haziran gecesi Amasya Genelgesi hazırlandı. Bu genelge ile millet iradesine dayanan, Osmanlı yönetiminin, sultanın dışında birleştirici bir yönetimin temelleri atılmış oldu.
Kurtuluş için çözüm yolu gösterilmiştir. Çözüm ne İngiliz ne Amerikan mandasıdır, ne bölgesel kurtuluştur, ne de saraya, sultana teslimiyettir. Bu çözüm yolu, sömürgeciliğe karşı tam bağımsızlık, kurtuluş saray ve sultan ile değil tam milli egemenlikti.Bu genelge sadece Türk Milleti'nin değil, dün, bugün ve yarın sömürgeciliğe veya saray, sultan gibi tek adam kontrolünde bulunan tüm milletler için birer özgürlük ve bağımsızlık bildirisi olmuştur.