Kadının erkek eşitliği adil ve kalkınmış bir toplumu meydana getirmenin tek yolu olup, sosyal, ekonomik, kültürel gelişmeyi başarmanın da ön koşuludur.
Medeni bir toplum için, kadınların etkinliğinin arttırılması, etki alanlarının genişletilmesi gerekmektedir. İş imkanlarının sağlanması, hukukta eşitliğin sağlanması, temsil edilebilme olanaklarından faydalanıyor olması büyük önem taşır.
Türk toplumunda kadın kimliği, Orta Asya Türk toplumundan günümüze kadar gelmektedir. Orta Asya Türk toplumlarında kadın erkek ile eşit olarak devlet yönetiminde söz sahibi olmuştur. Devlet yönetip ordulara hükmetmiştir. Türk toplumunda çağdaş anlamda kadın kimliğinin, erkek kimliğinin yanında eşit haklara sahip olabilmesi Mustafa Kemal Atatürk'ün girişimleri ile olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk'ün savunduğu, kadının yer almadığı hiçbir sosyal, kültürel ve siyasal girişim başarıyı tam olarak yakalayamaz. Bu şanlı devleti oluşturan İstiklal savaşları veren Nene Hatun, Halide Edip Adıvar, Kara Fatma, Halime Çavuş bizim topraklarımızın kadınlarıdır.
Mustafa Kemal için aydınlanmanın odak noktası kadın olmuştur. O dönemin toplumuna baktığımızda nüfus sayımında bile kadının adı geçmiyordu. At sayılıyordu, büyükbaş hayvan sayılıyordu. Kılıç, top, tüfek sayılıyordu ama kadın sayılmıyordu.
Mustafa Kemal Atatürk'ün çalışmaları ile Medeni Kanun kabul edildi. Dini nikahlardaki resmiyetsizlik ve eşitsizlik resmi nikahın getirilmesi ile son buldu. Çok eşlilik kaldırılarak, küçük yaşta evlilik kaldırıldı. Eşit eğitim hakkı kazanan kadınlar, meslek edinme hakkını da elde etti. Kadına verilmeyen miras artık bu kanunlarla verilmeye başladı. Kadın, seçme ve seçilme hakkını kazanarak siyasal alanda da ilerlemeye başladı. Eşi Latife Hanım'ı gittiği her yere götürdü. Latife Hanım, kadının giremediği meclise giren ilk kadın oldu. Kadının söz almadığı yerlerde Latife hanım söz aldı ve fikirlerini paylaştı.
Türkiye o yıllarda yurtdışına eğitim için bir çok kadını gönderdi. Mustafa Kemal Atatürk modern bir toplumu yaratmada en temel etken olarak kadını gördü. İlk savaş muhabiri Semiha Es, ilk kadın arkeolog Jale İnan, ilk kadın belediye başkanı Sadiye Hanım, ilk kadın avukat Süreyya Ağaoğlu, ilk kadın opera sanatçısı Semiha Berksoy, ilk kadın radyo spikeri Emel Gazimihal, ilk kadın veteriner Sabire Aydemir ve ilk savaş pilotu Sabiha Gökçen o dönem kadınlarının rol modelleridir. Bu örnek kadınların içinde Sabiha Gökçen, hem Türk toplumu için hem Mustafa Kemal Atatürk için her zaman ayrı bir yer tutmuştur.
Modern Türkiye'nin en önde gelen örnek kadınlarından birisi olan Sabiha Gökçen 1913 yılında Bursa'da doğmuştu. Ailesini kaybeden Sabiha Gökçen'i 1925 yılında Bursa'yı ziyaret eden Mustafa Kemal Ankara'ya götürdü. İlkokul'u Ankara'da, liseyi ise Üsküdar Amerikan Lisesi'nde okudu. Eğitiminin devamı için Fransa'ya gönderildi. Eskişehir'de Havacılık Okulu'ndan mezun olarak pilot oldu. Av ve bombardıman uçakları ile aldığı eğitimler sonrasında Dünya'nın ilk savaş pilotu unvanını kazandı. Türk Hava Kurumu'nun yetiştirdiği ilk kadın pilot olma sebebiyle iftihar madalyası ile ödüllendirildi. 22 farklı tipte uçak kullanarak sekiz bin saatten fazla uçtu. Modern kadının yükselişi sürüyordu; Türkkuşu Uçuş Okulu başöğretmeni oldu. Amerika Hava Kurmay Koleji tarafından Dünya tarihine adını yazdıran 20 havacıdan biri seçildi. Bu ödülü kazanan ilk ve tek kadın olarak Türkiye'nin yine övünç kaynağı oldu. Son uçuşunu 83 yaşında Falcon 2000 jetiyle yaptı. Sosyal hayatında da modern Türk kadınına öncü oldu. Mustafa Kemal Atatürk tarafından Gökçen soyadı verildi. Eşi pilot yüzbaşı Kemal Esiner ile evlendiğinde ''Gökçen'' soyadını eşine vererek tarihe geçti. Bu anlamda da bir ilkti. Sabiha Gökçen Türk kadınının en güçlü rol modellerinden biri oldu.
Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi '' Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.''