SON DAKİKA
Hava Durumu

İSTİKLAL MARŞI VE HATALI PLAK KAYDI 22.10.2019

Yazının Giriş Tarihi: 22.10.2019 09:23

1920 yılının sonlarına doğru Albay İsmet Bey, Maarif Vekaleti’ne sunduğu teklifle milli marş hazırlanmasını önerir. Bugüne kadar Osmanlı Devleti’nin bir milli marşı yoktu ve bu eksikliği başka devletlere yaptığı ziyaretlerde hissediyordu. Bunun en ciddi örneğini İngiltere’ye giden denizcilerimiz yaşamıştı. Reşadiye zırhlı gemisini almaya giden denizcilerimiz, törende İngiliz Milli Marşı’nın çalınmasından sonra ‘’Entarisi ala benziyor, şeftalisi bala benziyor’’ şarkısını marş olarak söylemişler ve İngilizler de bunu milli marş diye düşünüp saygı duruşunda beklemişlerdi.

Milli marş için ülkede tüm okullara haber gönderilir. Milli Marş için Maarif Vekaleti’ne gönderilen 724 şiir istenilen çoşkuyu yaratmamıştır. Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ısrarı üzerine Mehmet Akif Ersoy şiirini yazar. Bu şiir mecliste okunur ve büyük yankı uyandırır. Milli marş olarak seçilir ve 500 lira ödülü kazanır. Mehmet Akif Ersoy bu ödülü ‘’Dar-ül Messi’’ adlı hayır kurumuna bağışlar.

Şiirin seçiminden sonra sıra marşın bestesine gelir. 10 kıta olan şiirin hepsini marş haline getirerek törenlerde kullanılması mümkün değildir. İlk iki kıtasının marş haline getirilmesi kararı alınır. 1924 yılında Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi kabul görür. 6 yıl sonra ise şuan kullandığımız Zeki Üngör’ün bestesi kullanılmaya başlanır.

Zeki Üngör orkestra ile marşı çalar ve kayıtlar başlar. Ancak stüdyoda kayıt sonrasında teknisyenler marşın çok süratli olduğunu ve plağın ancak yarısının dolduğunu söylerler. Çözüm olarak da şiirin kalan kısmı için başka bir beste isterler. Zeki Üngör bunu reddeder: ‘’Marşı ağır şekilde yeniden çalalım, böylece plak dolar. Plak çalınacağı zaman gramofon biraz hızlıya ayarlanır olur biter.’’

 Ancak Zeki Üngör büyük bir hata yaptığını sonradan anlayacaktı. Marş çalınırken gramofonun hızında ayarlama yapılması gerektiğini kim düşünebilirdi ki?

Doğal olarak, milli marş plağa okunan bu ağır temposuyla Türkiye’ye yayıldı. Radyolar marşı aynı yavaşlıkta çalmaya başladı. Besteci Üngör sağa sola koştu, derdini anlatmaya çalıştı: "Ben, Şişli’deki dairemde besteyi yaparken gözümüzün önünde İzmir’e dörtnala giden süvariler vardı; ama bu marş çok yavaş çaldırılıyor, yanlıştır, yazıktır, yapmayın!" dese bile bu durumu engelleyemedi. Orkestralar bile artık plaktaki tempoyla çalıyordu.

Yaşanan bu durumdan dolayı biz İstiklal Marşı’mızı gerçek ritminden farklı ve hız sorununun yarattığı hatalarla söylemekteyiz.

 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.