Özgürlüğe sahip olmayan bireyler, maddi ve manevi olarak sahip olduğu potansiyeli yaşamlarına aktaramaz.
Özgür olmayan bireyler bulundukları ortamda başkalarının kendileri için uygun gördüğü hayatı yaşar. Bu tarz bir yaşam mutluluğu arama ve bulma hakkının bireylerin elinden alındığını gösterir.
Üç farklı açıdan özgürlüğe bakabiliriz. Sivil özgürlük, ekonomik özgürlük ve siyasal özgürlük. Sivil özgürlükler kendimizi ifade edebildiğimiz, inancımızı yaşabildiğimiz, dilediğimiz zaman dilediğimiz yere gidebildiğimiz, devletin müdahale etmediği toplumsal yaşamdaki özgürlüklerimizdir. Ekonomik olarak bakarsak, mülkiyet hakkımızı dilediğimiz gibi kullanabildiğimiz özgürlüklerimizdir. Bu haklarla bireylerin istedikleri hayatı yaşayabilmek için ihtiyacı olan maddi imkana ulaştıran haklardır.
Siyasi özgürlüklerimiz ise seçme, seçilme, siyasi parti kurabilme gibi özgürlükleri içerir. Bu özgürlüklerle bireyler, hayatlarını ilgilendiren kararların alınması sürecine katılırlar. Siyasi özgürlüğün sınırlandırıldığı sistemlerde bireyler, kendi hayatlarını yönetim alanında yönlendirme hakkından mahrum olarak yaşarlar.
Demokratik siyasi sistemler, siyasal özgürlüklerin bireylere verildiği politik sistemlerdir. Bu sistemlerde de seçim kanunları, siyasal partiler kanunları gibi yasal düzenlemeler siyasal özgürlükleri sınırlayabilmektedir. Ancak siyasal temsilde adaletin yüksek olduğu bir sistem, bireyin katılım ve temsilinin yani siyasal özgürlüğünün yüksek olduğu bir sistem olarak kabul edilebilir.
Ülkemiz siyasal özgürlüklerin yasal düzenlemeler ile önemli oranlarda kısıtlandığı bir demokrasidir. Ülkemizde uygulanan seçim sisteminde %10luk ülke barajının olması, siyasal katılım ve temsilde adaletin önünde büyük bir engeldir. Bu da siyasal özgürlüğü engellemektedir. Temsilde de gizli ellerin, karalama kağıdı üstünde alınan kararların etkisi siyasi özgürlüğü yıpratmakta ve bu hakkın kullanılmasını engellemektedir.
Temsilde adaleti gerçekleştirmek için yapılacak reformlarla, bireysel özgürlüğün bir parçası olan siyasal özgürlükler güçlenecektir. Böylece bir reform bireysel özgürlüğü güçlendirdiği gibi Türkiye’nin Dünya demokrasilerinde de ilerlemesine katkı sunacaktır.
Günümüz yerel seçimlerinde bireylerin bu hakkını kullanması ülke demokrasisinde önemli bir adım olacaktır. Peki bizim bir oyumuz ülkenin kaderini değiştirecek mi? Bence evet. Sandığa giden her vatandaş kendine tanınmış olan bu siyasal hakkı kullanarak demokrasinin gelişmesine katkı sunacaktır. Elbette her vatandaşın beklentisi farklı olacaktır. Bu çok normaldir. Herkesin bildiği gibi, sonuçlarla birlikte Türkiye bambaşka bir güne uyanmayacaktır. Bambaşka bir evrende bambaşka bir saat diliminde olmayacağız. Birden bire özgürlükçü ve demokrasinin tam uygulandığı bir ülke olmayacağız. Ama seçimlere katılım, ülkenin geleceğinde bir payımızın olması demokrasinin gelişmesine etki edecektir.
Oluşan yerel seçim sonuçlarıyla ülkemiz ve milletimiz adına daha uzlaşmacı ve doğru adımlarla ilerleneceği bir dönem olmasını diliyorum.