SON DAKİKA
Hava Durumu

İpekli dokunuş (22.05.2020)

Yazının Giriş Tarihi: 22.05.2020 09:45

Beklentilerinle, hayallerinle, gelecek planlarınla, bunların hepsi için verdiğin emeklerinle yolda ilerlerken kafanı kaldırıp bir de bakarsın ki, o da ne; yol kapanmış! Üstelik o ana kadar böyle bir şey yaşanacağını hiç düşünmemişken, beklemiyorken.

 

Bazen ne kadar tam tersi için çabalasan da hayat sana limon verir.

Durum bu olunca iki seçeneğin vardır:

yüzünü ekşitebilirsin ya da limonata yapabilirsin.

 

O zaman durup düşünürsün şimdi ben ne yapacağım, ne yapmalıyım? Karar anı gelmektedir. Aslında her karar; bir vazgeçiş ile “elveda”, bir kabul ediş ile de “hoş geldin” değil midir? Tartarsın, biçersin; önüne çıkanla, elindekilerle yarınlarının nasıl olacağını hesaplamaya çalışırsın ve anlarsın ki; Bazen ne kadar tam tersi için çabalasan da hayat sana limon verir. Durum bu olunca iki seçeneğin vardır: yüzünü ekşitebilirsin ya da limonata yapabilirsin.” Bu metaforu sosyal medyada yapılan bir paylaşımda gördüm, çok beğendim. İçimde bir yerlere dokundu. Hayatımızda bizim canımızı sıkan değişiklikler ve bizim o değişiklere nasıl yaklaşabileceğimiz trajikomik bir dil ile anlatılmış.

Şimdi soru şu Sevgili Okur; hoşuna gitmeyen ama kontrolünün dışında olan o mecburi değişiklik yani limon karşısında şikâyet edip yüzünü mü ekşitirsin; yoksa onu kabul edip dönüştürerek limonata yapmayı mı tercih edersin?

Limonata sever misin?

 

Hayat her zaman istediklerimizi bizim olmasını beklediğimiz şekilde önümüze sunmuyor. Bu demek değil ki, önümüze çıkanlar hiçbir zaman bizim istediğimiz gibi olmayacak. Üstelik biz “olmadı” diye sızlanmak yerine, onları değiştirip dönüştürmeyi denememişken. Tam da bu dönüşüm noktasında tercih bizim. Elimizdeki ile hayıflanmak mı yoksa onu istediğimiz hale getirmek için çabalamak mı? Sahi Sevgili Okur, limonata sever misin? Yüzünü ekşiten limonu içerek serinlemek ister misin? Yaşadıklarına bir de bu açıdan bakabilir misin?

 

Kendi hayatının Samsun’una çıkmak

Yaşadığımız hayat ile hayalimizdeki hayat arasında sıkışıp kaldığımızda verdiğimiz dönüşüm kararlarını “Kendi hayatının Samsun’una çıkmak” olarak tanımlamış Mümin SEKMAN ve demiş ki:

“Yeni bir hayat için yenilenmiş bir akıl gerekir. Kendini yenilemenin yarısı yeni şeyler öğrenmekse, diğer yarısı bildiği bazı şeyleri unutmaktır. Eski(miş) bir beyinle yeni bir hayat kurulamaz. Peki ne yapmalı?

Böyle zamanlarda Atatürk’ün yaptığı gibi Samsun’a çıkmak gerek. Normal Samsun’a değil, kendi hayatımızın Samsun’una çıkmaktan bahsediyorum. Olaylara dışarıdan ve yukarıdan bakıp kartal görüşü berraklığıyla keşfetmek gerek.

Her insanın hayatında Samsun’a çıkması gereken bir dönem vardır. Bu bir kaçış değil, arayıştır. Yenilme değil, yenilenmedir. Kaybolma değil, keşfetmedir.

Eğer hayatınız işgal altındaysa, aklınızın bütün orduları dağıtılmışsa, kalbinizin tüm tersanelerine girilmişse kişisel Kurtuluş Savaşı’nızı başlatma zamanı gelmiş demektir. Bu durumla başa çıkacak gücü ve iradeyi içinizde oluşturamıyorsanız tebdil-i mekan yapıp “Samsun’ çıkmanın” zamanı gelmiş demektir.

Marcel Proust’un dediği gibi; amaç farklı dünyalara göz atmak değil, dünyaya farklı gözlerle bakmayı öğrenmek. Eski sorunları yenilenmiş bir beyinle yenmek. Samsun’a çıkmak, kişisel Kurtuluş Savaşı’nızı başlatmak demektir. Başlatmak gerekli; ama yeterli değil. Bağımsızlık bildirgenizi herkese duyurmalısınız. Sonra o bağımsızlık mücadelesini vermeli, özgürlüğü başarıyla hak etmelisiniz. O zaman kendi başarı cumhuriyetinizi kurabilirsiniz.”

 

Önümüze gelenler için  “Bu benim istediğim değil.” demek yerine, “Önüme gelen bu şey benim istediğim gibi nasıl olabilir?” demek, bakış açımızı değiştirmek, önümüze geleni dönüştürmek yaşadığımız hayatı hayalimizdeki hayat yapabilir. Elbette bu her zaman kolay bir yol olmayabilir. Kolay olan zaten yüzümüzü ekşitmek değil midir? Hayatta sadece kolay olan seçilseydi limondan “limonata” olabilir miydi?

“Yaşadığımız hayatı”, “hayalimizdeki hayat” yapacak olan; önümüze çıkan zorluklara bakış açımızı değiştirmek, onları istediğimiz hale getirmek için emek verip dönüştürmektir.

“Yaşadığımız hayatı”, “hayalimizdeki hayat” yapacak olan; önümüze çıkan zorluklara bakış açımızı değiştirmek, onları istediğimiz hale getirmek için emek verip dönüştürmektir.

Dilerim ki;  

Hayatınızda bir kere de olsa, önünüze çıkan limonlara yüz ekşitmek yerine onlardan limonata yapabilirsiniz.

Ve yine dilerim ki;

Limona yüz ekşittiren hayat, limonatayı da hepimize sevdirir.

Sahi Sevgili Okur, limonata sever misin?...

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.