Her birimiz farklı ailelerin bir parçası olarak hayata başladık, farklı bir çevrede farklı şartlarda yetiştik ve şu an olduğumuz noktaya geldik. Bugünümüzden geçmişimize dönüp baktığımızda her birimizin yaşam yolculuğu birbirinden ayrı olmakla birlikte bu yolcuğun varış noktası aynı da olabiliyor. Yani aynı noktaya varmak için farklı yollar da mevcut ve o yollarda yaşanılan her şeyin bizi varış noktasına getirdiği de bir gerçek.
Peki Sevgili Okur, seni bugün vardığın noktaya ve olduğun insana neler getirdi?
Acıların veya Mutlulukların mı?
Başarısızlıkların yahut başarıların mı?
Ailen ve onların seni yetiştirme şekli mi?
Ya da bunların hepsi mi?
Bu soruları Profesör Doktor Acar Baltaş şu sözleriyle cevaplıyor;
İNSANI OLDUĞU NOKTAYA GETİREN YAŞADIĞI ZORLUKLAR.
Acı, üzüntü, hayal kırıklığı ve başarısızlık yoksa bir hayatın içinde o hayattan bir hikaye çıkmaz. Bunlar genellikle, katiyen herkes için söylemiyorum; ama büyük çoğunlukla çünkü çok muhatap olduğum için patron çocukların özellikleridir: insan değeri bilmezler, kızarak yönetirler, her şeye hakları olduğuna inanırlar.
Şimdi orta gelir düzeyindeki ve bir üst gelir düzeyindeki aileler de çocuklarını buna özenerek yetiştirmeye başladılar. Benim yaşadığım zorlukları yaşamasın, aman. Halbuki onları o noktaya getiren yaşamış oldukları zorluklar.
BİZ ÇOCUKLARIMIZI AİLENİN REFAHINA ORTAK EDİYORUZ.
Ben soruyorum bulunduğum ortamlarda; kırsal bölgeden yetişen var mı diye? Ne yapıyordunuz beş yaşındayken diye. Kırsal bölgede yaşayan bir çocuk beş yaşında mutlaka ailesinin hayatına katkıda bulunur. Ahırı temizler, tarlaya yemek götürür, hayvanları çıkartır getirir otlatır. Beş yaşındaki çocuk 20-30 tane hayvanı eksiksiz götürür ve getirir. Bunu için yöntemleri var. Ben de sorarak öğrendim. Her seferinde cebine bir taş koyuyor, her seferinde cebinden o taşı atıyor. Dolayısıyla ailenin refahına ortak olmaz; hayatına ortak olur. Şimdi biz çocuklarımızı ailenin refahına ortak ediyoruz. Aman zorluk yaşamasın, olumsuz şeyler yaşamasın.
ÇOCUĞU SORUMLULUKLA ÖDÜLLENDİRİN.
İnsanı insan yapan utanma, üzüntü, başarısızlık, kızgınlık, hayal kırıklığı... Bu duygular insanı insan yapar. Utanma duygusu olmasa insanın nasıl bir insan olacağını düşünebiliyor musunuz? Suçluluk duygusu olmasa nasıl bir insan olacağını düşünebiliyor musunuz?
Dolayısıyla çocukların olumsuz duygu yaşaması, zorlanması… Nasıl zorlanacak çocuklar? Bir kere en küçük yaştan itibaren aile içinde bir takım şeyleri yapmak onun görevi olacak. O mikro sistemde, o küçük ekosistemde o işi yapmak onun doğal parçası olacak. Yani ödül karşılığı yapmayacak o işi. O ailenin bir parçası olmanın uzantısı olacak.
… Çocuğu sorumlulukla ödüllendirin; çünkü çocukların bugün hiçbir sorumlulukları yok. Aman derslerini yapsından başka. Okula yetişme sorumlulukları dahi yok. Yetişemezlerse anneleri babaları götürüyorlar. Servisler geliyor, binanın önünden alıyor; üç adım öteden bile değil.
ÇOCUKLAR BİR VARLIKTIR, ONLARI HER ŞEYDEN KORUMAMIZ GEREKEN BİR BİTKİ GİBİ YAKLAŞMAMALIYIZ.
Psikolog Cihan Çelik’in de Sayın Baltaş’ın sözlerine kıymetli katkıları var;
Çocuklar olumsuz duygu yaşayabilirler, çocuklar zorlanabilirler. Çocuklar bir varlıktır, onları her şeyden korumamız gereken bir bitki gibi yaklaşmamalıyız. Karşımızda bir birey var, bir canlı var, bunu artık unutmamalıyız. Evet, unutuyoruz. Bizler dünyaya çocukları her dakika mutlu etmek için indirilmedik, bizler çocuklarımızın hayatlarına eşlik etmek için varız. Eşliğin içinde her şey var. İnsan ve yaşama dair her şey.
Her birimiz bir ailenin evladıyız; bazılarımız da evlatların ailesi. Kendi yaşadıklarımız ve yetiştirilme şeklimiz bizi olduğumuz noktaya nasıl getirdi ise; ailesi olduğunuz evlatlarınızın da varacağı noktaya onları aynı şekilde getirecek etkiye sahip. Şimdi dön ve kendine şunları sor Sevgili Okur;
Ben bugün vardığım noktaya nasıl geldim?
Evladımı varacağı noktaya olan yolculuğunda nasıl etkiliyorum?
Bu soruların cevaplarını bulabilmen, bulduğun cevapların da yolculuklarınıza ışık olması dileğiyle…