Zaman su misali akıp gidiyor... Mahalli İdareler seçimlerinin yapıldığı 31 Mart 2019 tarihinden günümüze neredeyse iki yıla yakın bir zaman geçti.
AK Parti seçmeninin il ve ilçe teşkilatlarına tepki olarak sandığa gitmemesi, gidenlerinde meclis ve ilçe belediyelerinde AK Partiye oy verdiği halde büyükşehirlerde oy vermemesi gibi çeşitli şekillerde başlayan pasif direnişi nedeniyle CHP, belediye başkanlığı ve il genel meclisi üyesi seçimlerinde kendilerince kısmi oranda bir başarı yakaladılar.
İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde meclis çoğunluğunu ve ilçe belediye başkanlıklarını kaybetmelerine rağmen büyükşehir belediye başkanlıklarını kazandıklarına o kadar çok sevindiler ki; Ekrem İmamoğlu ile Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabileceklerini ve iktidar olacaklarına dair hayaller görmeye başladılar.
Oysaki geçen süre içinde CHP’li Yalova, Menemen, Adana/Ceyhan vb.… belediyelerdeki yolsuzluk, rüşvet ve usülsüzlük üzerine yaşanan tutuklama ve görevden almalar ile CHP teşkilatlarındaki tecavüz ve taciz iddiaları, “Temel Atmama” gibi icraatlar (!) nedeniyle halkın verdiği avansı çok iyi kullandığı söylenemez.
Her ne kadar yapılan anketler ile başarılıyız algısı oluşturulmaya ve başarısızlıklar perdelenmeye çalışılsa da toplum nezdinde ki eğilim ile anketlerdeki çıkan/çıkarılan sonuçların aynı paralelde olmadığı bilinen bir gerçek...
Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olabilirim iması ile CHP’nin 97. Kuruluş yılı töreninde, “CHP’nin dikili ağacı yok” diye yapılan eleştirilere, belediyelerimiz şu işi/işleri yaptılar gibi müşahhas örnekler yerine, belediyeler 24 saat çalışıyor (!) gibi altı boş sözcükler ile geçiştirerek “...1930 yılında Galata Köprüsünün ücretsiz olmasını CHP kadroları sağlamıştır.” diye 90 yıl önce yapılmış olan ve diğer partiler tarafından tebessüm ile karşılanan bir icraatı (!) örnek vermesi bu tezi doğrular niteliktedir.
Ayrıca aynı konuşmada Cumhuriyetin ve Partinin Kurucu Lideri Mustafa Kemal Atatürk'ten ziyade, İnönü’yü ve CHP’den ayrılan ve siyasi hayatına kurduğu DSP ile devam etmiş, ahirete göç etmiş Ecevit’in ön plana çıkarması ise CHP’deki eksen kayması handikabının başka bir göstergesidir.
CHP teşkilatların da: “Kazandığımız belediyelerin nimetlerinde ısınalım derken, dumanında boğuluyoruz.” “Güvendiğimiz dağlara karlar yağdı” gibi yüksek perdeden memnuniyetsizlik içeren sitem dolu şikayetler dillendirilmeye başlandı.
Bütün bu yaşananlara ilaveten CHP’nin kazandığı büyükşehir belediyelerinde, Millet İttifakı içindeki kadro paylaşımları ile bu kadrolara belediye mevzuatını bilmeyen, dışarıdan kamu tecrübesi olmayan özel sektörden yapılan atamalar hakkındaki şikayetler, başta terfi bekleyen belediye çalışanları, parti teşkilatları ve hizipler arasında büyük tartışmalar yaşandığı gerçeği artık gizlenemiyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliğine, tartışmalı bir şekilde Ziraat Bankası Eski Genel Müdürünün atanması ile başlayan ve son olarak, İstanbul BBB İştirak Şirketleri KÜLTÜR A Ş'ye ve İSPARK’a yapılan atamalar CHP içindeki bardağı taşırma noktasına getirmiş durumda.
Antalya Büyükşehir Belediyesinde ise Muhittin Böcek’in korona olması nedeniyle yoğun bakımda tedavi gördüğü kritik dönemde yangından mal kaçırırcasına, Kılıçdaroğlu’nun isteği doğrultusunda etik olmayan bir şekilde kurum dışından Genel Sekreter Yardımcılığına yapılan atamanın Böcek’in tedavisi sona erdikten sonra görevine başladığında bu atamayı iptal etmesi ve “Vefasızlık” suçlamaları, istifa tartışmaları ise atamalarda yaşanan sıkıntıları göstermesi bakımından ilginç bir örnektir.
Büyükşehir statüsünde olmadığı için İl Özel İdare teşkilatı bulunan illerde durum belediyelerden farklı değil. Uzun yıllar sonrasında bir üye ile meclis çoğunluğunu elde eden CHP’nin. 2021 yılı Çanakkale İl Özel İdare Bütçesinin Çanakkale Valisi tarafından onaylanmaması üzerine başlayan bütçe tartışması beraberinde diğer illerdeki yaşanan birçok benzer olayı kıyaslama yoluyla tartışmaya açtı.
Bolu Belediyesi gibi CHP’de olan başkanlar MasterCheef programa para aktarınca tanıtım, ama aynı yarışmaya Çanakkale İl Özel İdaresi sivil toplum kuruluşlarına katkı sağlamasının tenkit edilmesi ve İmamoğlu borçlanma yetkisi istediğinde 24 saat içinde onaylanmadığı zaman mağdur edildiğini söyleyenlerin, benzer GESTAŞ’ın borçlanma talebinin ret edilmesindeki tutarsızlık ve çiftte standart hizmet anlayışındaki çıkmazlar Çanakkale kamuoyunda çokça tartışılıyor.
Halk kuru gürültüye doymuş vaziyette... Kavga yerine, mutabakat ile kendisine hizmet edilmesini istiyor. Seçim günü sandık halkın önüne konulduğunda, acısı, tatlısı ile bugün yaşananlar, yapılanlar, kavgalar, algılar sandıkta oy olarak partilere geri dönecektir.
Bu nedenle hizmet yerine kavga üretenlerin sandıktan istemediği sonuçlar çıktığı zaman halkı “Göbeğini Kaşıyan Adam”, “Bidon Kafalı”, “Koyun” gibi yakıştırmalar ile aşağılamak yerine, dönüp aynaya ve bugün yaptığı, yapamadığı icraatlarına bakması gerekir...