SON DAKİKA
Hava Durumu

Yazıyorum (15.06.2020)

Yazının Giriş Tarihi: 15.06.2020 09:04

                 “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.” Bu kural; bilinmesi, duyulması, görülmesi istenilmediği için halının altına süpürülen, itina ile halktan kaçırılmış veya kaçırılmaya çalışılmış tarihi gerçekler için geçerlidir.

 

Tarihi gerçekler ile yüzleşmemek adına her ne kadar devekuşu taklidi yaparsanız yapın,  doğrular mutlaka ve mutlaka bir gün şöyle veya böyle tezahür edecektir.

 

Tıpkı, Koronavirüs nedeniyle ibadete kapatılmış olan bazı camiler de Cuma namazı kılınmaya başlaması ile birlikte, ayni gün Ayasofya’da da Kur’an-ı Kerim okunması, hem de “ Fetih Suresi” nin okunması milletimizi heyecanlandırmış, yıllarca vicdanlarda bir ukde olarak hapsettikleri Ayasofya’nın ibadete açılması arzusunu gür bir sesle dillendirilmeye başlanması gibi…

 

Bu tartışmalar kamuoyu nezdinde ciddi bir şekilde tartışılmaya başlayınca da her şey çorap söküğü gibi gelmeye, herkes safını belli etmeye başladı. Ayasofya’nın ibadete açılacak olması halkın büyük çoğunluğu arasında memnuniyet yaratırken bazıları da, ama fakat diye, laiklik kalkanının arkasına sığınıp kem küm ile itirazlarını dillendirmeye başladılar.

 

Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili dünya ve ülke genelindeki ilgili ilgisiz, olumlu-olumsuz;  hadsiz-çapsız yapılan bütün yorumları insanımız ibret nazarı ile izliyor, neler olduğunu en ince detayına kadar anlamaya çalışıyor.

 

Bunun yanında, kendisini Dünya’daki mabetlerden ve kutsal mekânlarından sorumlu tapu müdürü  (!) zanneden ABD,  Evanjelistlerin küçük eniştesi,  AB’nin şımarık çocuğu Yunanistan ve Darbeci diktatör Sisi’nin yönettiği Mısır başta olmak üzere, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması ile ilgili gelişmeleri hadsiz ve çapsız açıklamalar ile müdahil olmaya çalışıyorlar.

 

Meclisin kürsüsünden milletin gözünün içine bakarak: “Bırakın Ayasofya’yı ibadete açmayı, Sultanahmet Camiini de müzeye çevirelim” diye millet ile dalga geçercesine yapılan konuşmalar ile her şeye maydanoz olmayı siyasi maharet zanneden başka bir siyasetçi de, Yunanistan’da katıldığı canlı yayında kendisine hadsiz bir şekilde: “ Ayasofya’nın ibadete açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz “ diye sorulduğunda, size ne kardeşim o bizim meselemiz,  böyle bir soruyu bana nasıl sorabiliyorsunuz? Diyeceği yerde: “ Dünyanın ve Türkiye’nin daha önemli sorunları var, şimdi Ayasofya’nın ibadete açılmasını doğru bulmuyorum.” Diye cevap vermesi ise başka bir milli facia…

 

Bizim mahallede ise,  “Ayasofya’nın halılarının sipariş edildiği.”   İddia ediliyor, kimisi de Ayasofya’ya atanması gereken imamın ismi üzerinde tartışmalar yapıyor. İYi Partide, bir nebze cevahiri kurtarmak ve siyaseten parsa toplamak için 09.06.2020 tarihinde Meclise “Ayasofya ile ilgili araştırma önergesi” veriyor. 

 

Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fethi ettiği zaman, herkesi inancında serbest bırakmış, istedikleri gibi yaşayabileceklerini ve ibadet edebileceklerini, söylemiş, herkesin inancında hür bırakmıştır.  Ayasofya’yı ise savaş hukukuna göre kılıç hakkı olarak Camiye olarak kullanılmaya uygun bir hale getirmiş ve ilk Cuma namazını ordusu ile birlikte burada kılmıştır. Ayasofya kapatılıncaya kadar 500 yıla yakın Cami olarak kullanılmıştır.

 

Ayasofya Camisinin ibadete kapalı olması, minarelerinden ezan sesi duyulmaması, halkı mahzun etmiş, halkın derdi, sessiz ve derinden kanayan bir yarası olmuştur

Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması her daim gündemde olmasına rağmen, bilinen ve bilinmeyen nedenlerle bu güne kadar maalesef gerçekleşemedi.

 

Bu defa inşallah tamam gibi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.