SON DAKİKA
Hava Durumu

EZANA VE İNANCIMA SAYGI 13.3.2019

Yazının Giriş Tarihi: 13.03.2019 08:22

Köyümüzdeki evimiz, “Çakal Deresi” diye isimlendirilen dereye yakındı. Her akşam ortalık kararmaya başladığı zaman Çakallar bağırmaya başlar, Ezan okunmaya başladığı zamanda seslerini yükselterek hep bir ağızdan canhıraş bir şekilde bağırıyorlardı.

Rahmetli Anacığım da seslerden korkmamam için, Çakallar ile ilgili, köpekler ile bağlantı kurarak "bu mundar Çakallar, yarasalar gibi gündüzleri saklandıkları için ortalık karardığında korkularından bir birlerine cesaret vermek için topluca bağırdıklarını" anlatırdı.

Ne alakası vardı bilmiyorum ama feminist kadınların Ezan okunmaya başladığında otomatiğe bağlanmış gibi bağırmaları beni çocukluk yıllarıma götürdü

Aslın da Feminizm: XVIII. yüzyılda Fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan, savunulan, daha sonraki yüzyıllarda her toplumda yandaş bulan, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan masum bir fikir akımıdır.

Erkek egemen toplumlarda Kızamık hastalığı gibi, sevgi yoksunu kalmış her kadının ilgi duyduğu ve kulağına hoş gelen söylemleri ile taraftarı bulunan bir söylemdir. Gerçek aşkı bulan, sevgi dolu bir ortamda yaşandıktan sonra geçen bu düşünce akımı, şehvet ile aşkın, sadakat ile ihanetin, sevmek ile şiddetin birbirine karıştığı günümüzde maalesef sapkın bir salgın haline geldiğine şahit oluyoruz.

Bütün ahlaki değerlerini yok sayarak, kumbara, sürtük, namus kirletme gibi normal insanların hayatında ayıp sayılan, başka birisi tarafından söylendiği zaman küfür kabul edilen sıfatları kendilerine yakıştırıp, yürüyüşlerinde döviz olarak taşınması da bu sapkınlığın ispatıdır.

Avrupa’da kadının insan olduğunun farkına varılmasından binlerce yıl önce, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, Ebu Cehil zihniyetinin hakim Cahiliye döneminde, İslam öğretisi ile Cenneti ayaklarının altına serecek kadar kadını yücelten bir inancın, ilahi daveti olan Ezanı duyduklarında Çakallar gibi bağırmalarına inanınız hiçbir anlam veremiyorum.

Bu Dünya’da kardeşlik ve hoş görü ikliminde, saygı ve sevgi içinde yaşamak varken,  benim saf ve temiz inancıma neden bu kadar tahammülsüz ve saldırgansınız.

Özgürlük, eşitlik, hürriyet sloganları atarken, beyninizden nasıl bir özgürlük, eşitlik ve hürriyet geçiyor ki bu kadar vahşileşebiliyorsunuz.  Toplumun ahlaki değerleri ile uzaktan yakından alakası olmayan, iğrenç her türlü pisliğe özgürlük isterken, kadına layık oluğu değeri vermiş İslam Dinin inançlarına nasıl bu kadar tahammülsüzleşebildiğinizi anlamakta zorlanıyorum.

Dünya da, çocuklar, kadınlar, açlıktan ölüyor, milyonlarca hem cinsiniz tecavüze uğrarken sesini çıkarmayan sizler, ezan okunurken neden birden bire Çakallar gibi bağırmaya başlıyorsunuz. 

İnsanların birbirlerine söylediği zaman hakaret sayılan, kavga ve mahkemelere intikal ettiğinde cezai müeyyide gerektiren sıfatları kabullenerek, pankartlarla sokaklarda yürümek, ezan okunduğu zaman bağırıp çağırmanızın sebebi bir hak arama mücadelesi değil, sevgisiz kalmış, ihmal ve istismar edilmiş ruh sağlığının isyan edişinin çaresizliğinin dışa vurmasından başka bir şey olmadığını düşünüyorum.

Toplumda konu ile ilgili gelen tepkiler üzerine ODA TV’de “Feminist Gündem ve başka bir yazarımızın ıslıkların Ezanı değil de, kadınların yürüyüşünü engellenmeye çalışan polislere yapıldığı, yürüyüşü herhangi bir siyasi partinin düzenlemediği ” ile ilgili cılız bir açıklama yapılması tepkilerin dinmesi için yeterli ve samimi bir özür beyanı olarak kabul görmedi. Çünkü önceden Ezana hakaretten sabıkalı Bayan CHP Milletvekili ile İl Başkanında göstericilerin arasında bulunması bu açıklamanın samimiyetine gölge düşürdü.

Ayrıca, ayni gün CHP Edremit Belediye Başkan adayının Akçay Mahallesindeki seçim konuşmasın da mikrofonun açık olduğunu fark etmeden, Ezan okuyan görevliye hakaret edilmesi ve aralarındaki Kürdistanmuhabbeti olayın tuzu biberi oldu.

Yapılan yanlışı kaşıyarak oy devşirmeye çalışan, siz böyle bir seviyesizlik yaptınız, bende aynı seviyesizlik ile cevap vermeyi düşünen biri değilim. Tek derdim, toplumun da kardeşlik hukukunun hakim olduğu, insanların birbirlerinin yaşam tarzına karışmadan, saygı ve sevgi sınırlarında huzur içinde yaşamayı arzulayan, vatanını dinini seven sade bir vatandaşım.

Ezanıma ve inancıma yapılan hiçbir saldırıyı tasvip etmiyorum. Kırgınlığımı, "Kin besledik, ama kan kusturacağız" tehdidine rağmen, toplumsal barış adına içimde yaşıyorum.

Bunları yapan, sonrasında da yanlış anlaşıldık diyenleri de, samimi olduklarına inanabilmem için, toplumun önünde, ama, fakat gibi geçiştirmeler ile çakallık yapmadan samimi bir irade beyanı ile gür bir sesle özür dilemelerini bekliyorum.

 

 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.