Psikologların ortak görüşüne göre psikolojik rahatsızlıklar yaşamamızın ana nedenlerinden bazılarını sizin için özetledim.
Günümüz dizileri mesela. Güzel hanımlar, yakışıklı erkekler, ultra lüks evler, son model arabalar. Bu dizilerle bize söylenen, böyle bir hayat yaşamalısın, mutluluk böyle bir hayat yaşanarak elde edilir. Aslında bir ilüzyon olan tv ve internet kültürünün dayattığı bu hayata ulaşma çabası insanları bunalıma sürüklüyor.
Bu değişimlere ayak uyduramamak psikolojik rahatsızlıklara neden olabiliyor.
Freud der ki “ Uygarlığın bedeli nevrozlarla ödenir” Yani, doğadan uzaklaşıp, mega kentleşme ile mutlu olacağınızı mı zannettiniz..! Binalar arasında nefes alamayan ruhumuz ve bedenimiz boğuluyor ve kendimizi kötü hissediyoruz. Doğaya dönüp, içgüdülerimize uygun bir hayat yaşamamızı öneriyor Freud, bir de.
Bugün herkes star. Kendine tapan, önemseyen, hazzına, eğlencesine düşkün insanlar güruhu oldu toplumumuz. Bunlara engel olan herkes-her şey düşman, aradan kaldırılması gereken engel. Kendi mutlulukları için başkalarını ezmeye kalkan, toplum mutluluğu ilkesini reddeden, kişisel refahını önde tutan bu insanlar hiçbir zaman da mutlu olamıyorlar, depresyona giriyorlar.
Yalnızlık, psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklar için çok verimli bir arazidir. Geçmişte yaşanan psikolojik sorunların tekrarlanmasına sebep olabilir. Sosyal medyada geçirilen uzun zamanlar ile hangi boşluğu doldurmaya çalışıyor olabiliriz? İçsesimizi yalnızken daha çok dinleyerek, geçmişte yaşanan psikolojik kötü olayları, hatalarımızı düşünerek kendi kendimizi hasta ediyoruz.
Sonsuza kadar yaşayacakmışçasına yapılan planlar, yatırımlar gerçekleşmediğinde ardından gelen psikolojik yıkımlarda ağır oluyor. Bu dünyaya çok önem veriyor, hiç ölmeyecekmiş, kök salmışçasına hezeyanlarla uzun soluklu planlar yapılıyor.
Yapmayın arkadaşlar.. Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı, bize de kalmayacak.
Sakin olun. Hayatı küçük mutluluklarla, kanaat ederek, severek, paylaşarak yaşamaya çalışın. Bunu yapın ki yaşamınızın bir anlamı olsun.
Çok yükleniyoruz kendimize, çok yıpratıyoruz. Değmez..!
Neyse ki, bir gün öleceğiz…