Annesine çok düşkün hiç kucağından inmeyen bir çocuktu.. Annesi çok genç vefat etmişti.. Gürpınar diğer yazarlar göre farklıydı Eldivensiz evden çıkmazdı mesela sürekli kendine meşgale bulan bir yazardı..
Dondurmadan reçeller yapardı, Örgü örerek stresini atardı.. Belki de bunlar onun için ilham kaynağıydı.. Annesinin ölümü üzerine kendini soyutlamıştı çoğu şeyden.. Hep bir yarım ve eksik hissediyordu kendini.. Kendi dünyasında yalnız bir yaşam yaşamaya karar vermişti adeta.. Eğitim hayatını oluşan sağlık sorunlarından dolayı bırakmak zorunda kalmıştı.. Yalnız yaşamaya başladığı vakitlerde kendini yazmaya vermişti. Memuriyet hayatı yaşamaya başlamıştı Gürpınar, artık kendini yazacak kadar güçlü hissediyordu, annesini kaybetmesi, yalnızlaşması hepsi bunları gösteriyordu. Edebiyata adım atması dergilerde yazılarının yayınlanması ile başlamıştı.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bir diğer bilmediğimiz yanı ise “Süt Kardeşler” filmi bir Hüseyin Rahmi Gürpınar eseri “Gulyabani”den uyarlanmıştı. Eserlerinde halkının toplumsal yaşantısını, törelerine bağlılığını, inançlarını, aile geçimsizliklerini işlemiş.. Aslında yalnızlığı boyunca gözlemlediği her şeyi kaleme dökmüştü.. Ona yanlış gelen ona doğru gelmeyen her şeyi gözlemci yönüyle işlemişti.. Yalnız yaşadığı hayatta dışarıdan bakmak kolaydım Gürpınar için.. Hiç evlenmemişti Gürpınar aslında evliliğe bakış açısı da biraz sertti.. Aşk’ın gelip geçici bir duygu olduğunu düşünüyordu.. Belki de annesinin yerine koyamıyordu kimseyi annesinin kalbinin en ücra köşelerinde saklamayı tercih ediyordu. Hüseyin Rahmi Gürpınar, hayatının kurallarını kendi koymuştu… Yaşamını sürdürdüğü evinde hayata gözlerini yummuştur..