Edebiyatımızın sevilen sayılan isimlerinden biri.. Bazen gizemli bazen de duygulu..
Girit'te doğan Halikarnas Balıkçısı herkes tarafından merak uyandıran bir edebiyatçı olmuştu.. Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı. Eserlerinde Halikarnas Balıkçısı takma adını kullanarak eserlerini yazdı. Antik kentlerin yoğun olduğu bölgelerde yaşayan Cevat takma adını da antik kentte Bodrum'un antik çağlardaki ismi olan Halikarnasos'tan esinlenerek bulmuştu.. Eğitim hayatına önem veren biriydi. Okumak, yazmak onun için çok güçlü olmak ve iyi olmak anlamına gelirdi adeta.. Oxford Üniversitesi'nde dört yıl Yakın okudu, üniversiteyi orada bitirmişti. Eğitime kaliteli bakmaya başlamış ve o dönemin bile en kaliteli eğitimini almaya çalışmıştı. Gazete ve dergilerde yazılarını yazmaya başlamıştı.. Yazıları okuyucular tarafından beğiniliyordu.. Güçlü ve korkusuzdu Cevat.. Cumhuriyet'in ilanından sonra asker kaçaklarıyla ilgili bir yazısı yüzünden 3 yıl kalebentliğe mahkum edildi ve Bodrum'a sürüldü. 1.5 yıl Bodrum'da kaldı. Bu ceza sürgünleri ona her şeyi daha iyi anlaması için bir fırsattı belki de.. İçindeki yalnızlığı ve içinde ouşan sevgilri düşünmesi için bir fırsattı.. Her zaman her koşulda iyisini düşünürdü.. Kalbi yüreği buruktu belki ama o hep iyimser olmayı seçmişti. Baş kaldıran tarafı vardı.. Haksızlıklar karışışında susmak istemezdi.. Güvenmemeyi çok küçük yaşta öğrenmişti.. Babasının geçim sıkıntıları yüzünden evde tartışmalar çıkardı sürekli olarak ancak en sonunda babası ile yaşadığı tartışmada Halikarnas Balıkçısı’nın silahından çıkan bir kurşunla babasının vurulduğu iddia edilmiş ve Cevat Şakir Kabaağaçlı, 15 yıl kürek cezası alır. Aldığı cezanın ne kadar ağır ve zorlu bir ceza olduğunu ancak hastalığa yakalanınca fark eder.. cezasının yedinci yılında, verem hastası olduğu anlaşıldı ve cezası sona erdi.. Bodrum da yaşamanın verdiği bir durum olacak ki yazmayı ve denizleri çok sevmişti… O yüzden deniz yaşamını, denizcileri, gemicileri müthiş bir duyarlılıkla ele almıştı eserlerinde.. Kendine özgü bir edebiyat yaratmaya çalışmıştı.. Ve okuyucuları bu tarzı beğenmişti bile.. Zor bir yaşam sürmüştü sürgünler, yalanlar, hatalar derken hayat onu savurup durmuştu.. Güvenmemeyi, sevmemeyi öğrenmişti de kendinin ne kadar kıymetli olduğunu görememişti. .
Hastalıklar, onu yıpratmıştı.. Hayatını bir kısmında sonra artık güzel bir hayat kurma hayali ile yaşar.. Bodrum’a yerleşir ve Burada oldukça farklı bir yaşam sürmeye başlar.. balıkçılık gibi muhtelif işlerde çalışmaya başlar. Bir yandan da eserlerini yazmaya devam eden sanatçı birçok önemli eserini burada kaleme alır.
13 Ekim 1973 tarihinde yakalandığı kemik kanserinden dolayı yaşama veda etmişti.. Sevenlerini üzen Halikarnas Balıkçısı kendini bodruma denizlere o kadar ait hissediyordu ki son dileği mezarını bodrmda olmasıydı.. Usta yazarın bu arzusu Bodrumda bir tepeye gömülerek yerine getirildi…