Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911’de Giresun Görele’de doğdu. Beş çocuklu bir ailenin ikinci erkek çocuğuydu.
Ressam Zeki Kocamemi, Trabzon’da bir lisede resim öğretmenliği yaptığı yıllarda, o döneme kadar babasının mesleği icabı 1911’de Giresun’da başlayan hayatını Anadolu’nun farklı kentlerinde devam ettiren, oraların havasını soluyan ve beslenen Bedri Rahmi’nin yeteneğini fark eden, ona yol gösteren ilk ustasıdır. Aynı dönemde bir öğrenim bursu ile Fransa’ya giden Sabahattin Eyüboğlu ise Fransa’dan gönderdiği resim kitaplarıyla kardeşinin Batı sanatından haberdar olmasında büyük rol oynadı.
Eyüboğlu, resme olduğu gibi, şiir ve düzyazıya da küçük yaşlarda başladı. Onun bütün eserlerine Anadolu’ya olan hayranlığı yansıdı. Modern resim görüşünü şiirde de uyguladı, bol renkler, şiirde yerini gözalıcı sıfatlara bıraktı. Atölyesinin girişinde “Ressam andı” vardı. 1940’lardan sonra duvar resimlerine yöneldi. İlk duvar resmini 1943’te İstanbul’da, Ortaköy’deki Lido Yüzme Havuzu için yaptı. 1947’de İstanbul’da özel bir atölye ve galeri açtı. 1950’de Ankara’da sanatının o güne kadarki bütün dönemlerini kapsayan bir sergisi düzenlendi. Az malzemeyle çok şey anlatma sanatı olarak tanımladığı halk sanatı, sanatçının yapıtlarına kaynak oluşturdu. Bedri Rahmi’nin ressamlığı ve hocalığı yanında şairliği ve yazarlığı da önemli bir yanıdır. Yayımladığı kitaplar arasında “Yaradana Mektuplar”, “Karadut”, ‘Tuz”, 1953 tarihli “Üçü Birden”, “Dördü Birden” sayılabilir. Yabancı sanat çevrelerinde her fırsatta incelemeler yaptı ve kalemi ile bütün sanat çevrelerine hizmette bulundu. Halkevleri çalışmalarına katılarak 1938 yılında Edirne’den güzel peyzajlar verdi.
ARKADAŞ DÖKÜMÜ
Evvelâ dişlerimiz döküldü,
Sonra saçlarımız,
Ardından birer birer arkadaşlarımız.
Şu canım dünyanın orta yerinde
Yalnız başına yapa yalnız
Kırılmış kolumuz, kanadımız
Tatlı canımızdan usanmışız..
Bir şüphedir sarmış yüreğimizi
Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi
Bir şüphedir demir atmış yüreğimize
Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi
Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun
Bir çalım bir kurum hepimizde
Nereden inceyse oradan kopsun..
Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı? gözünü sevdiğim karıncalar
İşte: Hamsiler sürü sürü,
Arılar bölük bölük geçer,
Leylekler tabur tabur..
Ya bizler? Eşref-i mahlukat!..
Boğazımıza kadar
kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz.
Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur
Bizler sürü sepet
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz...