Oyuncağını kaybetmek gibi değildi.. Annesini yaşam kaynağını kaybetmişti haşim.. Bu hayatında en büyük acısı olarak kalacaktı..
İlk olarak şiirle başladı içindeki duyguları dökmeye.. Şiirleri dergilerde yerini almıştı. O dönemin önemli yazarlarında Ömer Seyfettin de, Haşimin şiirlerinin olduğu dergide yazıyordu..
Şiirlerini yazarken aynı zmaanda memuriyet hayatı yaşıyordu. Edebiyata gönül vermiş insanlarla arkadaşlıklar kurmuştu haşim.. Edebiyat belki de onun için bir yenilikti..
Yenilikler beraberini getirdi haşim için.. Haşim Fecr-i Ati şiir geleneğinin öncüsü,olarak akıllarda kalmıştı eserlerinde sembolizm akımınıda beraberinde getirmişti.. Ahmet haşim edebiyat dünyasında artık tanınıyor hatta tebrik ediliyordu.. Büyük bir akım kazandırmıştı edebiyata.. Genç yaştaki yetenekleri insanları hayrete çevirse de haşim hep olduğu gibi kalmayı tercih etti..
Güncel konularda da kalemini konuşturuyordu Haşim.. Edebiyatın her alanında var olmak gibi bişeydi onun için yaşamak.. Tek bir hedef kitlesi yoktu hatta bir çok hedef kitleye ulaşmayı amaçlıyordu..
Ayrıca Haşim içinden geldiği şekilde yazardı.. Edebiyat onun için bir bütündü.. Kendisine göre sembolizm ne kadar edebiyata girmiş olsa da edebiyat her zaman içindeki duygular gibiydi..
Belki de haşim anne özlemini yazarak unutanlardandı..Yazarak hasreti yeğleyenlerdendi..
Gazete de yayınladığı eserlerini sonralarda kitep haline getirmişti. Böbrek rahatsızlığı yaşayan Haşim, tedavi olmak için Paris'e gitmişti.. Orada aslında edebiyuata farklı alanlarda bakma fırsatı bulmuştu.. İyleşemeden dönmüştü haşim.. Paris'te gezdiği yerlerde notlar alarak eserlerinde bu notlara yer vermişti.. Ahmet Haşim 47 yaşında hayata gözlerini yumdu..