Ya’u ya Ya’u.
Sanatsever Galeri, kapılarını sanatseverlere açtı. Ardına kadar açık olan kapılardan içeri ise bir dolu insan, sanatçı, hayal, düşünce ve fikir girdi.
Son demleri dediysem, serginin son gününe denk gelebildik. Bir sonraki sergi hazırlıkları henüz başlamadan, son misafirlerden olma şansını yakalamış olduk. Duvarların boyalı tabloları ve anların dondurulmuş kareleri; izleyiciyi bekliyordu.
Resim ve fotoğraflardan oluşan serginin ismi ise Can Yücel’in şiirinden geliyor.
Sergiye dair söyleyebileceğim tek şey, ‘Evvelden gelmeli, son demlerine kadar tanık olmalıydım’ oldu. Hoşa gitme çabası olmadan hoştu. İddialı olma derdi olmadan da iddialı.
Serginin yanı sıra sergi isminin anlamı da başka bir yerdeydi. Can Yücel’in şiirinden 3 harf. Ya’u.
***
Ya'u
Elektrikler söndü dün gece,
Zorbela toplayıp satrancın taşlarını
M E C B U R E N yattık
Simsiyah kediler gibi dolaşıyor koğuşta
Uyuyan dostların nefesleri.
D O L A Ş S I N L A R azıcık!
Tam ben de eve doğru açılıyordum
Şıpırdatmadan hiç kürekleri,
Yanmaz mı o tepemdeki yüz mumluk ışık!
Bir kürek mahkumunu Boğazda sandal sefasına
Haklılar, bırakmazlar tabii ama...
Ya'u ne güzel şeymiş meğer K A R A N L I K !
***
YA’U Mecburen Yattık’ isimli sergide Ali Saltan, Erdal Sezer, Hakan Yeleş ve Ogün Yücel’in eserleri yer almıştı. Sanatçılar, sergi ismini pandemi dönemini nedeniyle Can Yücel’in mısraları ile donatmışlardı. Pandemi döneminde evlere kapanıldığı için sergiye bu ismi vermişlerdi.
***
İsmi çok yakışmış. Pandemi döneminde elektrikler söndü.
Sular kesildi.
Bacaklarımız kırıldı da sokağa çıkamadık.
Kollarımızda kemikler tuzla buz oldu da, dostlarımıza sarılamadık.
Gönlümüz kan topladı da ailemize varamadık.
Ekmeğimiz buz oldu da karnımızı doyuramadık.
Ateşimiz bitti, ocağımız söndü.
Elbette eserlerin kime neyi ifade ettiği bambaşka konu. Serginin ismi ve eserlerin arasındaki pandemi ve insanlık bağı benim için böyle.
Yapabilecek bir şey kalmamıştı. Her şey bitmiş geriye sadece duygular ve uyku kalmıştı. Uyuyan uyudu. Duygularını yaşamak isteyen ya hayal aleminde ya rüya gemilerinde bunu yaşamaya devam etti. Pandemi sürecinde, zorbela ‘masa da masaymış ha’* da ki masayı topladık.
Topladık da M E C B U R E N yattık.
(* Pandemiye çok şey sığdırdık. Edip Cansever’in masası gibi pandemi de hayatımıza çok şeyi sığdırdık….
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
)