Yaşam döngüsünde en güzel yere sahip olan suyun bam başka halleri vardır.
Her coğrafyada, her kültürde, her dönemde azizdir. Su azizliğin temsilidir. Doğada azizliğin yansıması olarak; tüm olanca güzelliği ile durur karşımızda.
Su hayattır... Hayat satılamaz.
Su yaşamdır, bertaraf edilemez.
Su yaşamdır.
Suyun kimyasında temizlik vardır. Alır ve süzer yaşamı.
Su gizi aziz ol denir mesela. Su gibi aziz olmak da dünya da kim bilir kimlerin yetişebildiği bir mertebedir? Su gibi aziz olmak kolay mı?
Farsçada ‘ab’ kelimesi ‘su’ anlamına gelir. Ab-ı hayat ise ölümsüzlük suyu anlamını taşır. Efsanelerde, içene ölümsüzlük armağan edildiğine inanılan ab-ı hayat suyu, yaşam doludur. Dünyanın derinlikteki yaşamın kaynağını canlıya verir. Ki efsane de değildir kanımca. Ab-ı hayat suyu canlılara ölümsüzlük bahşeder. Ama her canlıya değil. Usulca ona yaklaşan canlılara, canlının dilediğince ömür verir. Usulca yaklaşmak da kolay değildir. Onu bulandırmamak, onu incitmemek, kirletmemek ve onu dalgalandırmamak… Kolay değildir.
Ab-ı hayat suyuna, kanımca sadece ve sadece ağaçlar ulaşabilir. Kudretin narları, dünyanın ölümsüzleri ab-ı hayatın şerefine erişir. Artık benden bu kadar dediklerinde de ab-ı hayat, usulca toprakların derinliklerine iner. Ne zaman ki ab-ı hayatın yaşam bahşettiği ulu ağaca zarar veren olursa, ırmaklardan bile yaşamın sırlarını esirgemeye başlar.
Yaşamın başlangıcında, kutsal su bulunur.
Sonsuz yaşamın sırları bu su da gizlidir. Ama bizim anlayacağımızın ötesinde bir yaşam. Dünyanın döngüsünün en güzel yanları burada gizlidir. Sonsuz yaşamın gizemleri, ab-ı hayatta gizlidir. Ama suyun bilinci şunu söyler; “Yaşam, dünyadır. Canlı türleri yok olur. Ama dünya yaşar. Bitkiler ve hayvanlar ölür ama yaşam devam eder. Dünyayı öldürmeyi kendinde hak görenler ise kitlesel ölümlerle karşılaşır. Suyun azizliği onlara suyun zulmü olarak geri döner. Çok can yanar. Ama canın yok oluşu da bende gizlidir. Sizin devriniz kapanır, bitkilerin devri başlar. Onların devri kapandığında su dünyasının devri başlar. Onların da devri kapandığında, kara hayvanlarının devir başlar. Her zaman devir başlar. Siz olmasanız bile, devir başlar!!!’
Ab-ı hayatın denklemi budur diye düşünüyorum. Aziz su, olanca dinginliğinde sürdürür döngüsünü. Ama denizlerin üstü kağıt gibi hareketsiz olduğunda bile denizin derinlikleri hareket doludur. Dipten gelen dalga tüm haşmetiyle karaları sarar ve sarmalar. Bu bir coğrafi harekettir. Belki de coğrafi felaket ya da uyarı.
Su azizdir. Ama her zaman durgun değil.
Unutmayalım ki ‘azizliğine uğramak’ günümüzde bir olayın, istenmeyen sebeplerle, kötü bitmesinden sonra olayı yaşayan kişi için söylenebilecek olan söz olarak kullanılıyor.
Suyun azizliğine uğramak ise istenmeyecek bir dizi olayın, uyarının ve felaketin habercisi ya da kendisi olabilir.
Unutmayalım.
Dipten gelen dalga; serttir. Cüretkârdır. Haşmetli ve merhametsizdir. Azizdir. Ama sadece yaşam için aziz ve merhametlidir.
Ab-ı hayatı korumak ve kollamanın nedeni de tam da bu nedenle önemli.
Suyu korumak ve kollamak tam da bu nedenle önemli