Sonbahar veya güz dediğimiz bu mevsim yaz ile kış mevsimleri arasındaki boylu boyunca uzanır. Güz, Hazan ve Bağ bozumu isimleriyle de anılır. Kendisine verilen her bir ismin hakkını verir, özelliğini korur.
çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar…
Nazım Hikmet
***
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
Atilla İlhan
***
Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle, ufkuna bak.
Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu
Eser rüzgarların durgun ahengi.
Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver.
Ahmet Hamdi Tanpınar
***
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını
Neden akşam oluyorum tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
Az önceki çiçekler nasıl da diken diken
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç…
Hasan Hüseyin Korkmazgil
***
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül’dü……
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül’dü…..
Cemal Süreya
***
Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
Sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar
Turgut Uyar
***
Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.
Özdemir Asaf
///
İşte şairler böyle bahsederler sonbahardan.
Son bahar, yeni bir yaşam döngüsünün de habercisidir. Kış mevsiminin olanca güzelliği ve karlar diyarının tahtıı ele geçirmesi… karlar diyarında doğa ölmez. Bizim daha dördüğümüz yaşam biçimleri toprağın altında hüküm sürer. Tazelenmek ve dirilmek için. daha zinde ve canlı olabilmek için.
Ama yine de bitki örtüsünün karlarla kaplanması, yaşam koşullarının ağırlaşması ruhumuza da yansır. Artık, kalbimizde bir derin uyku çökmüştür. Yalnızlık mevsimi, ayrılık habercisi.
Yeni dönemin başlangıcı.
Bir yanımız yaprak döker. Kalmaz tek bir tane bile…. Bir tane bile yeşil kalmaz.
Sararır ve toprağa karışır.
Bazıları hariç. Onlarda, ‘yaşam yeniden senin bildiğin şekilde gelecek. Hiç bitmemiş olan yaşam sana gösterecek kendisini, yeniden ve hep…’ diye fısıldar.
Görkemli kızılçamlar, göknarlar…
Yaşam bitmez. Farklı bir yöne evrilir. Ama bir yanı hep yaprak döker…