Sözün en güzel anlatımlarından biridir. Sesin en güzel ifade ettiği, kelimelerin duyguyu ve fikri anlatması...
şiir...
Şiir başka meseledir.
İçte bir yerlerde, gönlün derinliklerine kadar iner. Beynin kıvrımları arasında fikrin ince gülünü bulur. O fikir filizlenir, mısraların arasından süzülen damlacıklarla...
Düşünce ve duygunun melodisini öylesine güzel anlatır ki... Anlatımın ışığı, düşünce ve duygu mutfağının en nadide ürünleri...
Aşkı, sılayı, hasreti, gün güzellerini anlatmanın en nadide yolu...
Aşkın belki sebebidir. Belki de sebep olmuştur, aşka...
Hissedilen o derin duyguyu da anlatır, ayrılığın, kavuşamamanın kederini de...
Şiir hayattır. Hayatın kendisi. Ne elitistir ne de yukarıdan bakar.
Şiir tam karşıya bakar.
Bir çift göze, bir çift söze bakar...
Aşkın bir gözü de hep şiiri kollar.
***
Sahi, Ataol Behramoğlu öylesine güzel anlatmamış mı dizelerinde?
*
“Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan
Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar“
*
Sevgiyi, sevgiliyi öyle derin tariflemiş ki... canımın yongası bile yetecek iken sevilmekten öte hitap etmiş... Sevdiği olmak başka mesele sevgili olmak başka mesele demiş...
***
Nazım ise Nazım Hikmet ise en sevdiğini ilk defa görmüşcesine, her anın ilk olmuşçasına, ilk ve yegane, biricik anlatmış.
*
“Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,
seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür!” der gibi.”
*
Ateşin paydaşı gibi anlatmış. Büyük heyecanla...
***
Bir Garip Orhan Veli ise ne anlamış ne de anlatamamış. Nasıl anlaşılsın? Nasıl kelimelere dönüşsün ki aşk? Nasıl söz olsun da sahibine uçsun...
*
“Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum…”
*
Bir Garip Orhan Veli, aşkını bir garip yaşamış.
***
Ahmed Arif'in sigarası karanfil kokarken karanfil taneleri düşmüş kağıda. Sigaranın dumanı mürekkep olmuş kalemine...
*
“Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hain, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça…
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni…”
*
Canı paramparca kalmış, paramparça candan bir leylim tanesi büyümüş. Mecnun'un çölünde bereket suyu olmuş gözyaşları, leylimin tohumuna. Bana mısın dememiş. Dememiş de filizlenmiş. Terk etmemiş...
***
Terk etmesin sevda. Hayın gecelerde...