Ebru sanatı denildiğinde insanların gözlerinde çok farklı şeyler canlanıyor. Günümüz sanat anlayışının da bunda büyük bir katkısı var diye düşünüyorum. Sadece sanat anlayışımı moda da işin içine girince işler karışıyor.
Ama ne karışma.
Modernleşme diye tutturarak, oraya buraya her yere yirmi birinci yüzyıl ekliyoruz.
Hiç sorun değil. 21’inci yüzyılı severim. Geçmiş ve geleceğin tam ortasıdır ve burada yaşanılan her şey bir geçiştir.
Reprodüksiyon, yeniden inşa, deneme ve deneyim… hepsini severim. Ama işin özünü tamamen öldürdüğümüzde metamorfozundan bir anlamı kalmamış olacak.
Mesela ebru sanatı…
Son zamanlarda dikkatimi çekmeye başladı. Gelin ne olduğuna, özüne birlikte bakalım. Her yerde kullanalım ama özünün kimyasını da unutmayalım. Öldürmeyelim…
Ebru yoğunlaştırılmış su üzerine renklerin büyük metamorfozlarla hareket etmesi, dalgaların ritmi ile dans etmesidir.
Renkler birbirini kucaklar, sarılır, iter ve çeker. Dans figürlerinin ritmi ise sanatçısnın kullandığı materyaller ve sanatçının sabrı ile ilgilidir.
Ebru sanatçısı, ebru teknesinin başına geçtiği zaman; kıvamı arttırılmış su, renkler, ve fırçalarla baş başa kalır. Orada bir dur vardır. Dünya döner ama zaman durur. Motiflerin yönü, şeklii renkleri de belki bununla ilişkilidir.
Sanatçı ebru teknesinin başında dünyanın bütün gizemlerini, kaoslarını aşar. Değişimin en hızlı hali bu boyalarda gizildir. Evren yavaş hareket etse de boyaların ve renklerin yörüngesi hızlıdır. renklerin sınırsız kombinasyonları,yeni evren kapıları açmaya fırsat veren bir kağıt boyama sanatıdır, ebru sanatı. Ebru; tezhip ve hat ile birlikte kitap sayfalarında, murakka kenarlarında, ciltlerde, yazı boşluklarında ve koltuklarında kullanılmakla birlikte günümüzde başlı başına bir sanat eseri olarak düşünülmekte ve sergilenmektedir.
Orta Asya Sanatı ve kağıt süsleme- bezeme sanatlarının en güzidelerinden bir olan Ebru sanatıne zamandır insanlarla birlikte… bunu söylemek güçtür. 8’inci ve 9’uncu yüzyıl olduğu konusunda araştırmacıların bir kısmı hem fikirdir. Kağıt gibi zarar görmeye açık bir maddeden yapılıyor olması da netlik sağlanmamasını arttırır. Günümüze ulaşan en geç örneklere göre tarihlendirme yapılır. Eski tarihli kitap ciltlerinde bile yan kâğıdı (kapak ile kitabı birbirine bağlayan kağıt) ebru ile bezenmiştir. Yine eski bir murakkanın içindeki yazı kıtalarının etrafında pervazlara yapıştırılmış ebru kağıtlarına da rastlamak mümkündür. Ama bu bir şeyi değiştirmez. Yazının ne zaman yazıldığı tam bilinse de bu ebru sanatının icra edildiği tarih olmayabilir. Bu tarihleme ebruya dair bir belge sayılmaz. Eski yazmaların büyük bir çoğunluğu kim bilir kaç defa tamir görmüştür. Tarihi en eski olan ebru kâğıdı 962. H.(1554) yılına ait bir Malik-i Deylemî yazısıdır. Yazı hafif ebru üzerine yazıldığı için yazı tarihinden ebru kağıdının tarihi öğrenilmiştir.
Bunca eski zamandan günümüze gelinen, bilinmezlerle dolu olan ebru sanatının gelişimini biraz daha görelim. Modern çağ ile birleştirelim ama kitrenin tadına da varalım.