İnce Hastalık… 1973 yapımı ‘Canlı Kardeşim’ filmi kalbimizdeki ince bir sızı… O kadar ince ki ne dikilir, ne pansuman olur ne de gözden kaybolur…
Daima ve hep burada.
İzleyenler bilirler o çaresizliği. Yokluğu ve yoksunluğu… O dönemlerde yaşayanlar ise iliklerine kadar hissedeler.
Canım Kardeşim filminin yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in üstlendiği, başyapıtlar arasındadır. Müzikleri ve senaryosuyla yayınlandığı döneme damgasını vurmuştur.
Dramdır.
Gerçek bir dramdır.
Senaryosu ufak değişikliklerle günümüzde canlı ve kanlı yaşamaya devam eder. Başka bir deyişle yaşar ve ölür.
Canım Kardeşim’ filminin başrollerini Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kahraman Kıral paylaşmıştı.
Küçük Kahraman, ağabeyi ve ağabeyinin sadık arkadaşı Halit'le birlikte yoksul ama neşeli bir hayat sürer. Sevgili minik Kahraman’ın babası evde gece çıkan bir yangında dumandan zehirlenir ve yaşama gözlerini yumar. Yoksulluğa gözlerini yumar…
Geriye Kahraman ve abisi kalır. Abisi Murat’ın arkadaşı evden kovulur ve onların yanına yerleşir.
Minik Kahraman'ın tek hayali çok lükstür.
Bir televizyon…
Zaman geçer. Minik Kahraman halsizleşir. Minik Kahraman’ı abisi ve arkadaşı doktora götürürler.
Doktorun ağzından çıkan sözcükler de lükstür…
Kanser…
Lösemi…
Çaresizlik…
Geriye sadece minik Kahraman’ın her istediğini yapmak kalır. 5 kuruşları yoktur ama yoku var ederler.
Yapabilecekleri tek şeyde budur. Restoranlarda yemekler, lunaparka oyuncaklar…
Bir tek televizyonu alamazlar.
Ellerinden geleni yaparlar ama alamazlar.
Minik Kahraman’ın abileri Murat ve Halit gece yürüdüklerinde bedava olan bir taş görürler…
Bedava bir taş.
Mağaza vitrini ve televizyon…
Mağaza vitrininde gördükleri televizyonu çalarlar ve eve getirirler. Minik Kahraman’ın en büyük arzusunu yerine getirirler.
Çalarlar… Seyirci derin bir oh çeker. Kahraman’ın evinde televizyon olacaktır. Bu dünyadan yitip gitmeden son dileği gerçek olacaktır…
Sistem eleştirisini, seyirciye olduğu gibi aktarır ‘Canım Kardeşim’ filmi… Her sahnesinde... Çünkü izleyiciler, her bir karede kendi yoksulluklarını ve yoksunluklarını görmüştür.
Çaresizliğe bir başkaldırı gerçekleşir. Bedava taş, sisteme karşıdır. Televizyonu çaldıktan sonra evde izlerken de hep gülerler…
Ve minik Kahraman’ın son anısı bu olur…
***
Halk arasında ‘verem’ hastalığı ‘İnce hastalık’ olarak bilinir.
Ama ince hastalık deyimi artık değişti. Her bir hastalık, tedavisi olmayan her bir hastalık, tedavisi pahalı olan ve ulaşılması zor olan her bir hastalık anlamını taşıyor.
Tedavisi olan ve yoksulların ulaşamadığı, orta gelirli ailelerin, kimselerin ulaşamadığı her bir hastalık; ince hastalık olmaktan kaçamıyor.
Öldüren, ölüme giderken can yakan, gözyaşı döktüren her bir hastalık, anında ‘ince hastalığa’ dönüyor.
Sağlık ulaşılabilir olsun.
Farklı ülkelerde, tedavisi bulunan hastalıklar; ücretsiz olarak dünya genelinde tedavi için kullanılsın. Ne yetişkinler yaşamını yitirsin, ne de çocukların hatıraları yarım kalsın…
Hepimizin başına gelebileceği unutulmasın. Bugün SMA yarın LÖSEMİ bir başka gün bir başka musibet…
İnce hastalıklara karşı; onlara rağmen; onlarla mücadele etmenin tek yolu birlik olmak. Yaşama ve sağlıklı yaşama hakkını savunmak…
İnce hastalıklara karşı ince düşünceler… Bugün Ahmet Alp bebek için yarın bir başka minik için… Destek olmak. Tek çıkar yol bu.
Çocuklar ölmesin…