Zamanın birinde, derdin kederin tek bir yerde toplandığı topraklar varmış. Bu topraklarda; ekin ekilmez, ekilse toprak ekine can vermezmiş.
Kederin toprakları, insana aş, hayvanlara yuva olmazmış.
Derken…
Bir rüzgar esmiş. Ve kederin haberi civardaki topraklarına, buralardaki hanelere ulaşmış.
Dağların doruklarındaki halklar, keçilerini getirmiş. Her evde fazla ne varsa. Keçilerin sırtında, yol almışlar.
Ovaların insanları, pamuklar, mercimekler, bakliyatlar getirmişler. Bazı köyler sadece ekilecek kadarını alabilmiş.
Azdan az, çoktan çok; varmışlar kederin topraklarına.
Yaymışlar yiyecekleri. Fazla hiçbir şeyi olmayan toprakların insanları ise kuşlarını ve çiçeklerini getirmişler.
Kederin topraklarında yeniden ekin bitmiş. Sihirli sular, yol almış onlara ulaşmış.
Haneler bereketlenmiş.
***
Zamanın başka bir derinliğinde ise bazı köylerdeki evler kederin evleri olmuş. Köylerin hiçbiri, kederi görmemiş.
Sonra deli bir fırtına kopmuş ve yedi cihana ulaşmış; evlerin kederi…
Her köy, en yakınındaki kederin evine azdan az çoktan çok; taşımız yaşamı.
***
Masallar böyledir. Masallarda, azdan az çoktan çok ilkesi vardır. Bu ilke dünya düzenin değişmesine giden bir yol; birlikte ve beraberce yaşamanın en önemli unsuru imiş.
Kimde ne varsa… Heybesinde ne taşlıyorsa…
Bizim dünyamızda da olan budur. Kimin neye ihtiyacı varsa yol o haneye gider. Bu hanedeki kederin nedeni birlikte çözülür.
O hanelerden biri de Ahmet Alp bebeğin ocağı. Masalların gerçek olabileceğine, gerçek olması gerektiğine inanan ablası Yağmur ile birlikte bekliyorlar.
Kağıttan gemiler yapıldı. 60 gemi suya bırakıldı.
Geriye 40 gemi kaldı.
Canla başla Ahmet Alp bebek için çalışan gönüllüler, gece gündüz demiyor. Diyeceğe de benzemiyorlar.
En kısa sürede paranın toplanması için çalışıp, didiniyorlar.
Azdan az çoktan ‘çok’
Kimisi 1 lira, kimisi kumbarasındaki kuruşları biriktirerek Ahmet Alp bebek için getiriyor. Kimisi maaşından arta kalanı, kimisi ise işlerinden fazla kalan zamanı veriyor.
Ahmet bebeğin oyun oynaması için…
Gönüllüler ısrarla da şunu söylüyor; “En azından HAYAT yazıp 1735’e göndererek 10 lira destek olabilirsiniz. Büyük şirketlere sesleniyoruz. Hızla bu paraya ihtiyacımız var. Ahmet bebeğin zamanı yok. Destek olun”
Bizde bir kez daha demiş olalım. Azdan az bağışa ihtiyaç var. Çoktan da çok bağışa.
Çoktan da çok…
Çoktan da çok…
Çoktan da çok bağışa…
***
100 gemiden 60’i suda. Kağıttan 60 gemi yaptık Ahmet Alp için.
40 gemi kaldı… Ha gayret.
Daha başka bebekler için kırlangıçlar uçurmamız gerekecek. Turna kuşları yapacağız. Çiçekler boyayacağız. Başka bebeklerin de desteğe ihtiyacı var. Ha gayret… Ahmet bebekten sonra daha çok bebek var… Daha çok çocuk var…