SON DAKİKA
Hava Durumu

Eften püften sanat… (20.10.2021)

Yazının Giriş Tarihi: 20.10.2021 09:58

Toplumumuzda, bazı meslek dalları genellikle küçük görülür. Sanat sepet işi gibi tabirle anılır. Nedir ki?

Okullarda okutulan bazı derslerde aynı şekilde hor görülür.

Her hangi bir ihtiyacı karşılama ihtimali görülmez.

Önemli olan görünür olan da değildir. Zaruri ve göze sokulandır.

Okullarda, matematiği, kimya ve fiziği belleklerimize kazımaya çalıştılar. Türkçe ve edebiyatı. Öğrenci seçme sınavlarında, kamu personeli alma sınavlarında hangi branşlar sorulursa; o dersler önemliydi.

Örselenen sosyal bilimlerde, tek şanslı olan edebiyattı. Kendini biraz daha gösterme şansı buldu. Ama atamalar onu da baltaladı. O da tercih edilen üniversite bölümü olmaktan çıktı.

*

(Tabi tırnak içinde 'sosyal bilimlerden' bahsediyorum lakin fen bilimlerinde benzer bir durumu var. Bilim insanı yetişmeyen bir topluma dönüşüyoruz...)

*

Edebiyatı sadece belli yazarlar ve sanat akımları ezberlemece olarak öğrendik. Bol bol tarih, gırla x, y ve z denklemleri, bozuk bir musluk, asla a şehrinden b şehrine varamayan araçlar.

Ezberler öğrendik.

Öğrenmemiz gereken o en derin şeyleri yüzeysel olarak bile öğrenemedik.

Sanat dersimiz olmadı mesela, resim ve müzik gibi dersler genellikle zorunlu olduğu için zorla öğretildi.

***

Bu şekilde ders alan çocuklar düzenin böyle olması gerektiğini düşünüyor. O çocuklar büyüdüklerinde de yeni yetişen nesile aynı hatayı yapıyor.

Sadece ezberci eğitim meselesi değil, iyi bir eğitimin farklı yolları bahsi geçen.  Sanat eğitimi mesela.

Sadece sanat eğitimi.

Eften püften şeyler, sanat sepet işleri diye geçiştirilen ve aslında sanatın neden var olduğu neden olması gerektiği ve neden öğrenilmesi gerektiğini anlatmak.

Nasıl ve ne zaman olacak?

Kültürler tarihinin ana konusu olan bir coğrafyada yaşayan bir toplum olarak; Sanat konusunda köklü akademik geçmişi de düşünecek olursak biraz daha atak yapmak gerekiyor.

 

Anaokullarından başlayarak, sanat dersi, sanat tarihi dersi, gerçek resim dersleri verilmeli. (Tabi tırnak içinde burada seçmeli sanat dersleri olan müzik ve resim derslerinin öğretmenlerine söylediğim bir eleştiri yok. 40 dakika içinde ellerinden geleni yapıyorlar. Resim ve müzik dersleri, bire bir ya da küçük gruplara verilen haftalık 40 dakikaya sığdırılmayan dersler)

Elbette bu işlere girmeden önce çocuklara neden sanat dersleri verilmesi gerektiği, ebeveynlere ve öğretmenlere anlatılmalı. Nasıl anlatılacağına dair özel bir çalışma yapılmalı. Ve bu çalışmanın akabinde, sanat dersleri, sanat tarihi ve arkeoloji dersleriyle kültür kavramı irdelenmeli.

***

Türkiye’de sanat tarihi eğitimi ile ilgili çalışmalardan bazıları ilkleri ise;

Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde Huriye Altuner’in makalesinde göre;

… (İstanbul üniversitesinden bahsediliyor) Aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi’ndeki ilk Sanat Tarihi kürsüsü 1943 yılında Viyana Üniversitesi’nden Profesör Dr. ErnstDiez  ve Oktay Aslanapa tarafından kurulmuştur. Böylelikle sanat tarihi eğitimine ilk defa ayrı bir ders olarak 1943’te İstanbul Üniversitesi’nde başlanmıştır.

 Avusturyalı ve Alman profesörlerin önderliğinde Türkiye’de kurulan bu ilk Sanat Tarihi Bölümü’ndeki eğitim daha çok, Türkiye’deki sanat yapıtlarını belgelemeyi hedefleyen ve ayrıntılı katalog bilgisine dayanan, karşılaştırmalı değerlendirmelere yer veren bir metodolojinin yerleşmesini sağlamıştır.

1950’li yıllardan sonra İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Kürsüsü, yetişmiş Türk bilim adamlarıyla daha geniş kapsamlı bir program yürüterek Türk ve İslam Sanatı, Bizans Sanatı, Avrupa Sanatı ve Estetik dallarında sertifika programları oluşturmuştur.

Bu dönemde, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nün başında bulunan Kurt Erdman tarafından Berlin ekolünün, detaycı, sağlam katalog ve literatür bilgisine dayanan metoduyla daha önce kurulmuş olan sistem canlandırılmıştır.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.