Yazın son günlerine geldiğimiz bu süreçte biraz içimizi korku kaplamış durumda. Özellikle son birkaç seneyi düşündüğümüzde; dünya genelinde yaygın olan atmosfer o denli korkunç ki…
Biz insanların doğaya verdiği zararların faturasını ödüyoruz… Milyonlarca can yaşamını yitirdi ve yitirmeye devam ediyor.
Yangınlar, seller, tsunamiler, küresel salgınlar, depremler…
Kış geldiğinde ekonomik krizin etkisini artan faturalar, doğalgaz ve kömür daha çok göreceğiz.
Kötü atmosferin hemen ardından ise devasa bir sıçrayışla çocukluğumuzun yaz dönemlerine geçiş yapacağız. Yazın son günlerinde o günleri hatırlamakta fayda var.
Her şeyin çeşit çeşit olmadığı o dünyayı hatırlamakta fayda var.
Hazır olun.
Çocukluk yazı başkadır.
Günümüzün çocuklarının yaşamından çok çok daha başkadır.
Çocuklara herhangi bir şey yeter. Oyundur çocuğun işi...
Bir de abur cubur…
Karın doyurmak için ise salçalı ekmek.
Son kuşak olan 90lar kuşağının bildiği, hatırladığı şeyler arasında meybuzlar vardır.
Meybuzlar 50 kuruş gibi meblağlara satılır ve renk renktir. Aromanın tadını tamamen alabilmek için büyük çaba sarf edilir. Ya da aroma emilir ve geriye saf buz kalır. O da tercih edilmez.
Biraz daha sabırlı çocuklar ise toz meyve sularını alıp eve koşar. Suya kattıkları toz içecekleri buzluğa gizli gizli koyar. Bazı deneyler yapılır. Poşete konur mesela. Plastik su şişeleri ve evde dondurma yapılacak kalıplar da yoktur. Henüz çocukların ulaşabileceği yerlere gelmemiştir. Gizli gizli toz meyve suyu sulandırılmış, poşete konmuş ve donması beklenmiştir.
Çocuk şanslı ise kendi yaptığı mey buz yenebilir hale gelmiştir. Şanslı değilse ya annesi çıkartıp atmış ya da patlamıştır. Patlayan ve tüm buzluğu batıran meyve suyu nedeniyle akşama kadar anneden kaçılır.
Ya da bardaklara konur meyve suyu ve buzluğa atılır. Böylece hem dökülmez hem de kolay yenebilir bir kıvama gelir.
Çocuk, kendi abur cuburunu kendi yapmıştır.
Üretmiştir.
Ya da üretmeyi denemiştir…
İşte böyle çocukluklardan, meybuzun beğenilmediği ve daha az üretildiği bir döneme girdik.
Paket gıdaların çokluğu, kompostoların yerinin meyve suları tarafından işgal edildiği bir döneme.
***
Kışın karamsarlığına, salgın hastalığın tekrar kısıtlamalar getirme ihtimalini düşündüğüm yazın son günlerinde aklıma geldi. Kış gelecek, çocuklar evlerinde kalmak zorunda kalacak. Pandemi olmasa da kış ayları biraz daha durağan geçer. Ama geçtiğimiz kış gibi olursa okullar bile açılmazsa diye düşünmeye başladım…
Çocukların ürettiği, abur cuburlar belki onlara da bize de iyi gelir. Eski günleri, çocukluğumuzun meyve bahçelerinde geçtiği hatıraları hatırlamak bizi eskisi gibi hissettirebilir….
(küçük bir not. Toz meyvesularını aradım ve bulamadım. En azından çevredeki hiçbir markette yoktu. Bulanlar, bulmak isteyenlere haber vermeli)