Bir Pazar Güncesi (14.11.2021)

Her gün uyanıp işe gittiğinizi düşünün. Her gün… her bir gün işe gidip, akşam mesai çıkışı eve geri döndüğünüzü düşünün. Akşam da önce bir bardak kahve molası ardından yemek merasimi, biraz temizlik, biraz dizi film ya da okuduğunuz kitabın birkaç satırı…

Ama koca bir rutin. İzin günlerinde de şaşalı bir kahvaltı…

Ama öyle böyle değil. Büyük ve cüretkâr bir kahvaltı. Sultan sofralarıyla yarışmak için sabırsızlanan, birinciliğe oynayan bir kahvaltı…

Ama o da rutin. Sene de bulunan her bir pazarın içinde bulunduğu bir rutin.

Değişiklik yok.

Tarifler değişse de kitaplar, filmler, diziler değişse de rutini bozulmayan tatil ve iş günleri…

Biraz sıkıcı gelmiyor mu?

Birde söyle düşünelim. İş çıkışı her gün kordon boyunda hava aldığınızı… Uzun yürüyüşler ve sohbetlerin bulunduğu gezintiler. Ama hep aynı. İnsanlar aynı, konular benzer ama konum aynı.

Ya da her gün dans etmeye gittiğinizi hayal edin. Her gün hem de her gün müziğin eşsiz tadı ile dans ettiğinizi.

Ya da son iş günü hemen pılı pırtıyı toplayıp, dağların derinliklerine Bin Pınarlı İda’nın kalbine kamp yapmaya gittiğinizi düşünün.

Olur mu hiç?

Olmaz.

Olur olmasına ama rutinde değer kalmaz. Yenilenmek ve değişmek gerekir.

Kim inkar edebilir ki?

Kim inkar edebilir, Pazar kahvaltısının huzurunu?

Ev huzurunu kim inkar edebilir?

Dost sohbetinin eşsiz rahatlığını kim inkar edebilir?

Dost meclisinin yuvarlak masasında düşüncelerinizin değişimini, gelişmesini?

Ya da müzikle ruhunuzu doyurduğunuzu kim inkar edebilir???

Bedenin gıdasını dans olduğunu?

Şifa kaynağı, yaşam kaynağı Bin Pınarlı İda’nın eşsiz doğasının anlamını kim inkar edebilir?

Ama başka bir şeye ihtiyaç var.

Başka bir şey olmalı.

Her zaman yapılan işler, rutin bozulmalı. Bozulmalı ki anlam bulsun yaptıklarımız.

Hayat bu ya.

Değişimin adıdır hayat.

Değişin, değiştirin. Yeni hobiler, yeni uğraşlar, başka tarzda filmler ve dizilere göz atın, kulak verin. Normalde yaptığınızın dışında bir şeyler.

Mesela, kahvaltıyı hazırlayıp kordon boyuna gidin. Kordon boyunda vakit geçiriyorsanız, Pazar tatilinde hemen feribota atlayın.

Durun ve düşünün.

Başka şeylerden de keyif alabilirsiniz.

Rutinle ilgili gene olarak iki görüş hakim.

İlki, rutinin doğru bir öğrenme için gerekli bir öğretici öğrenme olduğunu söylüyor. Öğrenilenlerin hayata dökülmesi, istikrar gibi nedenlerle rutin iyidir deniliyor.

Evet katılıyorum bu görüşe bir yönü ile. Birde güvende hissettirme, düzenin bozulma ihtimalinin azlığı da bu düşünceyi pekişiyor kanaatindeyim.

Diğer görüş ise ‘rutin insanın aklını öldürür’ şeklinde.

Özellikle günümüz toplumunda insan-makine ilişkisini şekillendirenlerden Adam Smith’in başını çektiği bir düşünce ‘Aklı öldürür, yaratıcılığı öldürür, üreticiliği öldürür, rengi öldürür, gri renge boğar’

Bu kanaatteyim. Renklerin içinde, gökkuşağının 1 rengini bile seçemeyecek hale gelebiliriz. Akıl sadece bir yönü ile çalışır ve biz bir yönü ile hissederiz. 1 yönle kavrarız. Dinamik tutamayız kendimizi.

Rutininizi bozun. Normalde yapmayacağınız ama dışardan keyifli gelen bir iş yapın…

Keyifli pazarlar…. Yeniliklerle dolu pazarlar…