Güneş, karanlık ışınlarını dünya yüzüne göndermeye başladı. Su, ıslattığı toprakları neredeyse hiç besleyemiyordu. Toprak verimsizdi.
Bilgelik Ağacı, yeni ağaçlar için tohumlarını toprağa dahi bırakamayacak kadar güçsüz kalmıştı.
Bazen bir şeylerin eksikliği yüzünden böyle olurdu. Ama bu başka idi. Çok şey eksikti. Dünya yüzünde kalan verimli toprak ve temiz su o kadar azdı ki… Ve ağaçsız ve çiçeksizdi.
Kuşlar bile güçsüzleşmeye başlamıştı.
Şimdi ne olacaktı?
Bütün bir yaşam ölecek miydi?
Nereye gidecekti gökyüzü…?
Bilgelik Ağacı kuşlara emir verdi. İlk kez emir veriyordu. Son güçleri ile yakınlardaki her bir verimli toprak tanesini yapraklarının arasına koymalarını istedi. Kuşlar derhal yaptılar. Onlardan besin istedi birde. Toprakları verimli kılmak için, çürüyecek olan meyveleri yapraklarının arasına koydu. Dalları arasına gizlenmiş birkaç damla su ile onları yoğurdu. Son tohumlarını da bu çamurun içine koydu.
Güneşin son temiz ışıkları bu topları kuruttu.
Bunlar son tohumlardı. Dünyanın son tohumları… Yaşamın ve geleceğin… Son tohumları.
Hatta sonsuz yaşamı olan Bilgelik Ağacının bile son hayatı olabilirdi.
Zaman geçti. Kuşlar güç topladı.
Tohumlar, uzaklarda kalan kara parçalarına taşımalarını iste Bilgelik Ağacı. Kuşlar kanat çırpmaya başladılar. Her bir kanat çırpışta daha da ağırlaşan tohumları taşımakta zorlansalar da devam ettiler.
Kuşları yağmur bulutları takip etmeye başlamıştı. Kuşlar biraz korksalar da umurlarında olmadı. Yine de her şeye rağmen uçtular. Dere tepe düz gittiler. En sonunda ufukta bereketli topraklar ve hayat kaynağı ırmak gözüktü.
Tohumları son bir gayret bereketli topraklara bıraktılar.
O an yağmur yağdı. Asit sandılar ama bereketti.
Tohumlar filizlendi. Çiçekler açtı. Ağaçlar büyüdü. Yaşam kurtuldu. Sanki birden bire toprak çoğaldı. Verim, diğer diyarların topraklarına kadar taştı. Mucizeydi.
Tarihin ilk tohum bombalarıydılar…
Bilgelik Ağacı bu ismi taktığı için insanlara ve kuşlara çok kızdı. Tohum da olsa yaşam da olsa bomba denmemeliydi. Bombalar can yakardı. Bunlara başa bir isim bulunmalıydı. Bahar tohumlar… Ya da başka bir şey.
Bilgelik Ağacı da kurtulmuştu. Ölümden kurtulmuştu. Tüm dünya ile birlikte. Dünya öldükten sonra onun yaşamasının bir anlamı olmazdı.
Tohum bombaları karanlığı, sefaleti ve kıtlığı yarıp geçmişti
Bilgelik Ağacı der ki, ‘Her şeyin tohumu vardır. Filizlenmeyi bekleyen. Sevginin, dostluğun, aşkın… Bazıları toprağa bazıları kalplere ekilir. Geriye sadece can suyu vermek kalır. Gönülden korumak ve kollamak. O zaman filizlenemeyecek tek bir tohum yoktur. Filizlenmesini istediğiniz tohumu ve duyguyu sarın sarmalayın. Sonra bırakın gönüllere. Bırakın topraklara. Filizlensin… Kökleri sizi kuşatsın’