SON DAKİKA
Hava Durumu

Bilgelik Ağacının Kökleri/Taşlar ve renkler (21.06.2021)

Yazının Giriş Tarihi: 21.06.2021 10:24

Zamanın derinliklerinde, toprağın içinde bir yerlerde…

Samanın samanlığa girmediği, develerin berberliği reddettiği dönemlerden birinde…

Bin var iken, yok yok iken bir masal yazılmış.

Masalda ‘taşın masalı’ imiş.

Sıradan bir taşın masalıymış.

Ne pırlantanın ne de altının… Ne gümüşün ne de kömürün…

Taşın masalında; taşla çok oynamışlar. Çok konuşmuşlar. Onun doğasını değiştirmek için çok mücadele etmişler. Bazıları gönüllü kabul etmiş. Bazıları dayanamamış, çatlamış. Bazıları da zaten benim doğamda bu var demiş…

Rivayete göre, masalımızın kahramanı olan taş balbal olmuş. Mezarların başına, toprağa ekilmiş. Konar ve göçer insanların balbalları imiş. Üzerine bazı işaretler de eklenmiş. Bu taşların hepsi bir büyük taştan sökülüp alınmış.

Bilgelik Ağacı, ‘Korkma’ demiş. ‘Can bulmaya devam edeceksin’

Zaman zamanı kovalamış. Ne o konar göçerler kalmış o bölgede… Balbalların bazıları kalmış ama. Bazıları çatlamış. Bazıları un ufak olmuş. Ama doğasının balbal olmakta görenler ayakta dimdik kalmış.

Zaman geçmiş. Bilgelik Ağacı ve büyük taş orada yaşamlarını sürmeye devam etmişler. Bilgelik Ağacı her kopartılan taş için nasihat buyurmuş, ‘Sevmediğin bir iş gelirse yok olmak senin elinde. Şeklin senin elinde’

Öyle de olmuş. Her kopartılan taş yeni bir şekil almış. Usta ellerin taşı hissetmesi ve ona göre şekil vermesi gerekmiş. Öyle istediği şekle sokamazmış.

O büyük taştan kopartıla kopartıla bitmemiş. Masalımızın kahramanı taş kalmadı mı sandınız? Kalmış. 50 yıl 100 yıl sonra belki bin belki de bin beş yüz yıl sonra o büyük taştan parçalar kopartılmaya devam edilmiş. Konar göçerler gitmiş. Sadece konar insanlar kalmış. Onlarda kendilerine dini ritüellerini gerçekleştirebilecekleri yapılar inşa etmişler.

Belki 3 gün belki 3 bin gün geçişmiş. Bizim o büyük taş, bölüne bölüne sanki çoğalıyor ama asla bitmiyormuş. Zaman geçmiş. Başkaca insanlar gelmiş. Toprağa daha da bağlı insanlar. Onlar da bazı büyük mimariler yapmış.

Birde taşı boyamışlar. En çok maviye. Bilgelik Ağacı bu maviyi öylesine sevmiş ki… yeryüzünde gökyüzünü andıran bu renk, insanlar için yeni olduğu kadar, doğa için de yeniymiş. Zaman içinde rengin adı ‘turkuaz’ olmuş.

Belki bin asır belki bir yüzyıl daha geçmiş. İnsanlar işlerinde ustalaşmış. Taşların duygularını anlar olmuşlar. Hangi rengi sever hangi deseni bilir ve özümser anlamışlar.

Koca kaya, ruhunu yansıtan şekillere bürünmüş. Sonsuzluk ilkesine dayalı on gen ve on iki gen mavi çizgilerle bedenini süslemiş. Balbal olmuş, cami olmuş, han olmuş üstüne bir de hamam olmuş, medrese olmuş… Bozkır kültürünün en önde gelenleri arasında günümüze kadar ulaşmış.

Hatta bazı rivayetlere göre masalın kahramanı devasa taş günümüzde bile bölünmeye devam ediyormuş.

Bilgelik Ağacı taşın şekliyle ilgili der ki, ‘Her şey ve herkes değişir. Değişmelidir de… Çok değişmeli, özünü bulmalı. Rengini seçmeli. Bozkırın kültürünü yansıtmalı…’

 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.