Henüz daha leylakların çiçek açmadığı bir mevsimde, dünya gezegeninde insanların yaşadığı topraklardan birinde bir köy varmış. Bu köyde her şey geçmişin izlerini taşırmış.
Azdan az… Çoktan çok… O eski geleneklerdeki gibi… İmecede denilen bir kavram varmış. Her şey güllük gülistanlık olmasa da, baharın ardı gibi yaşanmasa da hayat güzelmiş.
Oradaki kadınlar farkındaymış ama. Kötü değil demenin iyi demek olmadığının… Kıtlık, boran, salgın, savaş, açlık, sefalet yokmuş. Güzel olmasına güzelmiş de… Yeterince güzel miymiş? …
***
Leylak ağaçları yavaş yavaş yeşiline yeşil katmış. Tomurcuklanmaya başlamış. Baharı çok seven bu dallar, her sene kokularına koku, dallarına dal eklermiş…
Her geçen gün daha güzelleşirmiş.
Ama o bahar işler değişmiş.
Leylak ağacının bahar dalları daha geç yeşermiş. Tomurcuklarda gönülsüz gönülsüz kendisini göstermeye başlamış.
Bağ Köyündeki kadınları, bahar dallarının mahzunluğunu fark ettikleri gibi soluğu leylak ağaçlarının yanında almışlar. Leylaklar, onlara o kadar soluk gelmiş ki… Her bir kadının gözleri dolmuş.
Leylak ağaçlarının kökleri diğer diyarlardaki leylak ağaçlarıyla iletişim sağlayan bir özelliğe sahipmiş. Bilgelik Ağacı da bu iletişim ağının bir parçası imiş. Diyarların hangisinde olursa olsun, kadınlar eğer üzgünse, kırgınsa, acı çekiyorsa; kökler birbirlerine haber verirmiş.
Bu köydeki kadınlarda bunu öğrenmiş. Hemen leylak ağaçlarına sarılmışlar. Birbirlerine sarılmışlar. Leylak ağaçlarına, derenin en gür akan yerlerinden doldurdukları suları taşımışlar. Kadınların bu çabasına leylak ağaçları kayıtsız kalamamış. Güçlenmiş, tomurcuklarını iri iri açmışlar.
Zaman geçmiş. Çiçekler açmış…
O köyün leylak ağaçlarının kokuları, tüm diyarları sarmış. Diğer toprak parçalarında yer alan leylak ağaçları da cesaretlenmiş. Yıpranmış tüm kadınlar, ağaçlardaki cesareti fark etmiş. Onlara da bir umut gelmiş. Umut yayılmış… Cesaret yayılmış… Tüm kadınlar bir arada hayatı güzel kılmak, kendi hayatlarını güzel kılmak için mücadele etmişler…
Bağ köyündeki kadınlar sayesinde, onların inancı sayesinde leylak ağaçlarının tomurcuklarına tomurcuk, çiçeklerine çiçek, dallarına bahar eklenmiş…
Leylak kokusu, artık tüm kadınlar için başka bir anlam taşımaya başlamış…
Bilgelik Ağacı der ki, ‘Nerede yalnız, nerede üzgün bir kadın görsem hemen dallarımı uzatırım. Benim dallarımın yetişemeyeceği yerlerde de leylaklar vardır… Onlar kadınlara ulaşır. Yaraların nasıl sarılacağını anlatır. Birlikte nasıl güçleneceğini anlatır. Yaşamı nasıl güzel kılacağını anlatır… Kadınlar da doğaları gereği ayağa kalkar… Birlikte ayağa kalkarlar ama… Dimdik. Rüzgara karşı birlikte yürürler. Rüzgar tüm diyarlara ‘birlikte her şeyi başarmanın kokusu’nu taşır… Leylakların kokusunu…