Zor bir süreçten geçiyoruz. Doğa; ormanlar, hayvanlar, bitkiler, ağaçlar ve insanlar… Ve daima umutla bakmak özelde şahsımın ve köşemin vazgeçilmez bir parçası. Ama umutla nasıl bakılabilir ki?
Bu köşeyi yazdığımda, 06.08.2021 tarihinde gökyüzü bambaşka idi. Kavurucu sıcakların, küresel ölçekte orman yangınlarının kıvılcımını ateşleyen güneşin etkisini az hissettiğimiz bir sabahtı. Güneşi göremediğimiz bir sabah.
Gece Balkanlardan soğuk havanın geleceğine dair okuduğum haberin etkisi ile sadece yağmur bulutu dedim. Yağmur yağacak ve yanmayan ormanlar serinleyecek, yana yerlere ise bir nebze de olsa ferahlık gelecek diye ister istemez düşündüm.
Ama olan, ölümün bulutları idi. Küller aslında ölen canlıların parçaları olarak gökyüzünde kümelenmiş, maviyi görmemize engel olmuş ve güneşi bile sıvamıştı…
Nasıl umutlu olunabilir? Nasıl bu başarılabilir? Bunca umutsuzlukla; aylardır yazdığım ve yazmaya devam edeceğim köşe yazıları kaleme alınabilir?
Ne yazacağım kesin mi kesin… Ama nasıl ifade edeceğim?
İmgeler ve soyutlamalar kullanarak nasıl umuda bir kapı açabilirim. Ya da tüm çıplaklığı ile gerçekçi bir yazı ile?
Olan şu; ben ne hissediyorsam doğa da aynısını hissediyor. Biz nasıl karamsar isek o da aynı şekilde karamsar. Ceylanlar, kangurular, kuşlar ve geyikler; yılanlar ve köstebekler; rakunlar ve çitalar; filler ve zürafalar… Ve ağaçlar…
Ciğerlerimiz yandı, yanıyor. Minik dostlarımız yanarak can verdi. Canla başla uğraşan insanlar öldü.
Doğa çok karamsar.
Bize diyor ki, ‘Ayağınızı denk alın’
İkimizde, bütün bir dünya toplumları da karamsar. Sonra, bir arkadaşımla konuşurken aklıma keçi yoları geldi. İnsanların, bir yerden bir yere giderken keçi yolarını takip ettiğini çünkü en güvenli yolların bu yollar olduğunu hatırladım. Doğayı takip etmeye devam etmeliyiz dedim.
Bu karamsarlığa rağmen cırcır böcekleri ötmeye, kuşlar farklı coğrafyalarda hüzünlü de olsa şarkı söylemeye devam ediyor.
Doğa bize yol gösteriyor.
“Ben tükenmedim. Tükenmem kolay kolay. Ama sarsarım gezegeni, yeni bir yaşam için tüm kiri pası atarım. Bu düzende devam etmek istiyorsanız dikkat edin. Bana da kendinize de!” diyor.
Doğanın yolundan gidiyorum bende.
Bilgelik Ağacı da bizim yolumuzdan gidin diyor ve ekliyor, “Sen insan! Benim yolumdan gitmediğin sürece yok olmaya, yok olurken yok etmeye mahkumsun. Binlerce yıl keçileri izledin ve keçi yollarından ulaştığın gitmek istediğin yere. Ceylanların su içtiği temiz kaynakları kullandın. Yaşamak için henüz elinde ateşli silahların yokken bizi izledin. Makineyi bulduktan sonra da bunu yaptın. Gemilerin, uçakların… Bize ait değil mi? Bizim mekanik bir varyasyonumu değil mi? Şimdi bizim yolumuzdan gitmeye devam et. Yolundan şaşma. Çünkü ben yeni bir yol bulurum”
Çanakkale semalarında Yunanistan ve Avrupa’da yanan ormanların, canlıların külleri var. Hepimiz kül olup bitmeden önce, küresel ölçekte önlem almalıyız. Dünyanın ömrünü bilinçsiz ve düşüncesiz yapılan milyonlarca şeyle zaten kısalttık. Bundan sonra ya kısaltmaya, dünyanın ömrünü tüketmeye devam edeceğiz ya da iklim krizini dindirmek için çalışacağız.
Küresel ölçekte.