Geçmişin izlerini oluşturan her bir çizgi, bir ömre işaret eder. Bu çizgilerin her biri, insanların yaşamlarındaki ayak izleridir.
Sadece ayak izleri midir?
Gönül izleridir. Baktıklarıdır.
Elleriyle dokundukları ve şekil verdikleridir. Ruhlarıyla yoğurdukları ve hissettikleridir. Geçmişin izlerini yaşanmışlıklar belirler. Her bir izin bitişi ise, ölümdür.
Ölümün adı kirlidir.
Nerede, ne koşulda olursa olsun… Kirlidir.
Ölüm kimseye yakışmaz. Küçüğe, büyüğe, çocuğa, yaşlıya… Kimseye yakışmaz. Hiçbir canlıya yakışmaz. Ölüm, geride bırakmadır. Sevilen bir çok kimseyi, varlığı geride bırakıp terk etmedir.
Bu terk edişte de hatıralar kalır geriye.
Bazen yüz yüze tanımadığın kişilerin ölümü ölesiye etkiler mesela… Art arda Türkiye tarafından tanınmış iki usta sanatçıyı kaybettik. Oynadıkları karakter ile özdeş gibi yaşayan, kalplerimizde karakterleri ve televizyon programları ile hatırladığımız iki güzide insan…
Yaşamın yorgunluğuna yenik düşmemek için mücadele etmiş iki insan. Geçmişin izlerinde renkli dokunuşlar yapan iki insan…
Bizimkiler dizisinin Cemil karakterine can veren Uğurtan Sayıner ve Olacak O Kadar’ın yıldızı Ali Demirel…
İki usta tiyatrocu, oyuncu, sanatçıyı kaybettik. Ölümleri yakınlarını, ailelerini ve dostlarını yasa boğdu.
Ama onları sadece ekranlardan, sahnelerden izleyen bizlerinde anılarında kara bir matem hissedildi.
Onlarla beraber, kimimizin çocukluğu, kimimizin ilk gençlik yılları, gençlikleri öldü. Özellikle televizyon programlarının hala gösterimde olduğu yıllarda, ekranların karşısında onların gelmesini bekleyen iki neslin anıları, onların hala yaşamaya devam edeceklerinin bir kanıtı.
Dizinin, televizyon programının olduğu gün ve saatte başka herhangi bir program yapmadan, onların gelmesini bekleyen bizler için, onları tanımak büyük bir şans.
Sanatçıların, topluma dokunan, toplumun ruhuna okunan insanların ölümsüzlüklerinin nedeni de budur belki de… Bedenleri, toprak ananın bağrında sonsuzluk uykusuna dalsalar da, kış günlerindeki o anılarımız asla yok olmayacak. Reklamların bitmesini, odun sobasının üzerinde pişen kestanelerin koku eşliğinde beklediğimizi unutmayacağız.
Bizimkileri, Olacak O Kadarı, Sıdıka’yı, Çılgın Bediş’i, İkinci Bahar’ı, Çiçek Taksi’yi, Ruhsar’ı, Ekmek Teknesi’ni, En Son Babalar Duyar’ı, Ayrılsak da Beraberiz’i, Bir Demet Tiyatro’yu… Nicelerini… Adını sayamadığım diğer dizi ve televizyon programlarını… Oyuncularını…
90 kuşağı olarak çocukluk anılarımın en güzel hatıralarına eşlik eden onlarca kişiyi…
Bilgelik Ağacı der ki, ‘İnsanı insan öldürür. Hatıraları yaşatırsan, sevdiklerin ölümsüz olur. Bedenlerinin toprağın bağrında uyuması bir şeyi değiştirmez. Onları görememen, duyamaman bir şey değiştirmez… İnsanı insan öldürür. Hatırla ve yaşat’
Işıklar içinde uyusunlar
Uğurtan Sayıner ve Ali Demirel’in anısına…