SON DAKİKA
Hava Durumu

Bilgelik Ağacının Kökleri / DAHA YAŞANILIR BİR DÜNYA (03.07.2021)

Yazının Giriş Tarihi: 03.07.2021 10:33

Tarih, savaşların tarihi. Ölümlerin ardı arkası kesilmiyor. Kesilmeyecekte… Ama bu ölümler sadece fiziksel ölümler değil. Savaş da öyle…

Bedenimizle savaşıyoruz. Onunla mücadele ediyoruz. Bazen hor görüyor, bazen neden teklediğini anlayamayıp doktora başvuruyoruz. Kimi zaman komşumuzun neden akşam saatinde evi temizleyerek bizi rahatsız ettiğini unutuyoruz. Akşama kadar çalıştığı için, tek vaktinde evini temizliyor olduğunu düşünemiyoruz. İş yerine giderken trafiğe kızıyoruz. Arabalara, egzoz dumanlarına, dolu otobüslere…

Sürekli savaşıyoruz. Her savaş esnasında içimizde bir şeyler ölüyor.

Kimi zaman masamızın üzerinde duran en sevdiğimiz bardakla bile kavga etmeye girişiyoruz. Ona karşı kızgınlığımız olsa da olmasa da.

Ama hep savaşıyoruz.

Bu insanların doğasında mı? Doğamız bu mu?

Bence asla değil.

Savaştığımızda mutsuzda oluyoruz. Yok oluyoruz. Bir duyguya, bir inanca, bir hayvana karşı olan duygumuz azalıyor. O duygu bozuluyor. Ölüyor. Fotoğraflara küsüyoruz. Resimlere bakmıyoruz. Türkülerle konuşmuyoruz.

Güzel şeyleri kaybediyoruz. Elimizde kötüler kalıyor.

Sadece bireysel bir savaştan mı bahsediyorum?

Barış içinde yaşamak.

93 yıl önce bugün, insanlar 35 aydının olmadığı bir dünyaya gözlerini açtı. Türkü yakan insanların, notalarda yaşam bulan insanların olmadığı bir dünyaya.  Sesleriyle uzak iklimlere götüren düş yolcularının olmadığı… 2 Temmuz 1993 günü, Bilgelik Ağacının Sivas’taki dalları kırıldı.

Birde aksini düşünelim. Ozanlarımız, Anadolu’nun türkülerini yakmaya devam ediyorlar. İş yorgunluğu ile temizlik yapan komşumuzun kapısını çaldığımızı hayal edelim. Komşumuza bir bardak kahve götürdüğümüzü… Balkonda kahvemizi yudumlarken mutfakta sohbetin derinleşeceği anlayan çayın demlendiğini… Kulağımıza o türkünün çalındığını.

Hayat o kadar kısa ki.

Acılarla, öfkelerle, kan ve gözyaşı ile yaşanmayacak kadar kısa. Kızgınlıklara, Güzelliklere gebe ama.

Küçük ya da büyük… Az ya da çok… Bireysel ya da toplumsal…

Türkülerin kulaklarda olduğu daha yaşanılacak bir dünyaya gebe. Her şey ve herkes için…

Bilgelik Ağacı der ki, ‘Ben ki hiçbir dalımı diğerinden ayırmıyorum. Büyüklüğüm dünyaya bedel. Köklerim Anavarza koyundan Sibirya’nın ayazına; Uzak Doğu’dan Afrika’ya uzanır. Bütün ağaçlar ve çiçekler benim çocuklarımdır. Hepsi başka. Hepsi farklı kokuda. Farklı büyüklükte ve duyguda. Kimisi asla başka yerde yapamaz; endemik bitkilerimin güneşi de başkadır, suyu da. Siz neden kavga ediyorsunuz? Bırakın, tüm dallar istedikleri resimleri yapsın. Bırakın müzik sonsuza dek sürsün. Bırakın her karış toprakta çiçekler açsın’

Daha yaşanılır bir dünya hayal edin. Her bir coğrafyada açan çiçekleri, yaşamları, güllük ve gülistanlık bir dünyayı...

Hayal edebildiğimiz her şeyin var olma ihtimali bizim onun için gösterdiğimiz mücadele ile ilgilidir. Ne kadar çalışırsak o kadar gerçekleştirebiliriz.

Bilgelik Ağacının bununla ilgili de bir sözü var, ‘Toprağı sularsan, tohum filizlenebilir. Toprağa, tohum ekip sularsan filizlenme ihtimali kesindir. Çiçek istiyorsan, tohum ekmeli ve onu korumak için mücadele etmelisin’

 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.