ANKA'NIN 7 GÜNÜ / Osnabrück Elçisi

Bu oyun onun için çok keyifliydi.

Suyun döngüsüne şahit oluyor, nasıl buharlaştığını, nasıl bulut olduğunu, gözyaşlarıyla yer küreye indiğini, buza döndüğünü seyrediyordu.

Bir tutam buluta gözü takıldı. O çok temkinliydi. En son Çanakkale topraklarına yağmış, Kordon boyundaki Truva Atına eşlik etmiş ve güneşin ona sarılmasıyla tekrar gökyüzüne karışmıştı. Batıya doğru fırtınalardan kaçarak ilerliyordu. Hiçbir kıtaya, denize bakmadan, iç geçirmeden yol almak istiyordu. Bir saniye bile temkini elden bıraksa hemen toprağı ıslatacaktı.

Minicik bedeni heyecandan şişmeye başladı. Karardıkça karardı. Anka Kuşu ona nasıl yardım edeceğini bilmiyordu. Bulutun ağzından zar zor ‘Osnabrück’ kentinin ismini duydu. Hemen bulutun o yöne gitmesi için üfledi. Bulut biraz da olsa rahatlamıştı.

Osnabrück’a geldiklerinde yağmaya başladı. Güneş gökyüzünde yakaladığı damlacıklara sarıldı. Gökkuşakları doğdu.

Anka Kuşu bu kadar minik bir bulutun yağmur damlalarından bu kadar çok gökkuşağı olmasına o kadar çok şaşırmıştı ki.

Damlaları takip etti. Damlalar katedral meydanında toplandı. Ve anlatmaya başladılar…

Barış kenti Osnabrück onlar için çok kıymetliydi. Kentin kültürünü, mimarisini, insanlarını, dostluklarını, edebiyat, resim ve müziğini çok seviyorlardı.

Barış Kenti Çanakkale’den kardeş kente yolculukları bu nedenle çok önemliydi. Dünya insanlarını arıyorlardı.

Birbirinden kilometrelerce uzak iki kent arasında denirler, şehirler, tarlalar ve dağlar da olsa aslında tek duyguyla atıyorlardı.

Kardeş iki kent, kültürlerin farklı olsa da kardeş olunabileceğini tüm dünyaya haykırıyorlardı.

Anka Kuşu büyük bir saygıyla bu minik damlacıkların önünde eğildi. Damlalar Anka Kuşu’nun saygınlığını kazanmışlardı. Hemen iki kentin elçilerinden, birlikte yaptıkları faaliyetlerden bahsetmeye başladı. Sadece doğa değil insanlarda kardeş iki kent için çalışıyorlardı.

Anka Kuşu, gönlü güzel, yüzü güleç kent elçilerini bulmaya ve her daim onlara şans getirecek tüyler bırakmaya karar verdi.

Söylenceye göre, damlaların güneşin sarılarak ortaya çıkarttıkları gökkuşakları aslında birer semboldür. Minicik güzel bir duygunun istenildiği zaman mucizelere yol açacağının sembolü. Güzel duygular ve güzel insanların farklı coğrafya ve farklı kültürlerde köprü olabilmenin sembolü ve anahtarı gökkuşakları. Bir ucu Çanakkale’de bir ucu kardeş kent olan Osnabrück’te.

Rivayete göre, her bir damlaya sarılan güneş ışınları olmayan köprülerin ilk adımlarını atmak için uğraşıyor. Anka Kuşu’da en kızıl tüylerini güneşe vererek ona yardım ediyor. Güzellikler köprüleri kurmak için…

Güneşin sarıldığı damlalardan biri de Çağla Avcı. İki kültür arasında bağı oluşturan Çağla artık kültürel, mistik bir köprü…

İlham Alınan Haber İçin, 

avrupanin-kalbi