ANKA'NIN 7 GÜNÜ / Menengiç Kahvesi

Anka Kuşu, sadece toprak, hava, su ve ateşten oluşan bu gezegendeki değişimleri büyük bir hayretle izliyordu. İlk gözlerini açtığı andan bu yana o kadar değişime tanık olmuştu ama yine de alışamamıştı. Her değişimde şaşırmaya ve heyecanlanmaya devam ediyordu.

Bazen yıllarca bir seramik ustasının yanında kalıyor, bazen de bir tarlanın nadasa bırakıldıktan sonra nasıl güzel ürünler verdiğini seyre dalıyordu.

Bazen de Uzakdoğu’yu Batı’ya, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan uzun insan zincirlerini, kervanlarını bir uçtan diğer uça kanat çırparak izliyordu. Baharat ve İpek Yolları’nı pek seviyordu. Çeşit çeşit hayvanlar, bambaşka coğrafyalardan ekinler, baharatlar, kumaşlar uzunca kervanlarda alıcılarını bekliyordu. Anka Kuşu’da bu kervanların arasında dolaşıp henüz fark etmediği güzellikleri araştırıyordu.

Günlerden bir gün bu büyük ticaret yollarından sapan bir kervanı  ve baharat kokularını takip ederek Akdeniz kıyılarına Anadolu’nun Güneydoğu’suna kadar gitti. Çuvalların içindeki küçük tohumların renklerini izledi.

O tohumlarla ilgilenen bir yaşlının peşine düştü. Yaşlı yürüyerek dağlık alana doğru yola koyulmuştu. Reçine kokulu bir ağacın yanına ilişti. Ağaçtan meyveleri topladı.

Kervanına geri döndü.

Kervanın yemek yapmak için yakılan ateşinin yanına oturup bu tohumları bir kap içinde kavurmaya başladı. Kavurduktan sonra gidip uyudu.

Anka Kuşu tohumları incelerken yaşlı uyanıp geldi. Anka Kuşu’na hiç selam vermeden tohumları havanın içine koyup dövdü. Cıvık çamur haline gelene kadar tokmağı vurdu.

Anka Kuşu yaşlının merhem yaptığını düşünüyordu. Şifa kokmuştu burnuna.

Sonra o cıvık merhemi bir cezvenin içine koyup içine süt kattı ve iki parça kömürün üzerinde pişirmeye başladı. Anka Kuşu yaşlının ona bakmasını istiyordu. Ama yaşlı hiç oralı değildi.

Yaşlı iki bardak çıkarttı. Birini Anka Kuşu’na ikram etti.

Söylenceye göre yaşlı Anka Kuşu’na ikram edecek bir şeyi olmadığı için o ana kadar hiç konuşmamış. İpek ve Baharat Yolları’ndan bu yana Anka Kuşu’nun onu takip ettiğinin farkında olsa da ikramsız bir selam vermeyi kendisine yedirememiş.

Rivayete göre tarihin ilk menengiç kahvesi yaşlının Anka Kuşu’yla içtiği bu kahvedir. Anka Kuşu, ilk hazırlandığı sırada şifa kokan ve merhem sandığı kahvenin ağaçlarına tüylerinden bırakmıştır. Şifasına şifa katsın diye.

İlham Alınan Haber İçin, 

menengiç kahvesinin 40 yıl hatrı