SON DAKİKA
Hava Durumu

ANKA'NIN 7 GÜNÜ / Hephaistos'un 3 Aralık'ı

Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2020 09:32

Kaf Dağı’nın eteklerinde daha önce hiç fark etmediği ıssız bir mağaraya girer. Dünya yükü her ağır geldiğinde, güneşin sevgisi onu yakarak yeniden doğurur. Ama her zaman dünyanın en zirve yerinde, Kaf Dağı’nda gerçekleşir bu yeniden doğum gerçekleşmiştir. Korkar. Çürüyerek ölmekten…

Olympos’tan aşağı Lemnos adasına doğru biri düştü. Bir gün boyunca düşüşü gerçekleşen kişi ise Hephaistos. O tanrıların tanrısı Hera ve Zeus’un oğlu.

Olympos’un göz kamaştıran ışığında, her şeyin mükemmel olduğu, çiçeklerin göz kamaştırıcı renkleri, kuşların bir ötüşte milyonlarca beste yaptığı bir günde doğdu.

Ateş’in tanrısı Hephaistos, topal doğdu. Tüm tanrılar onu garipsedi. Bir tanrı nasıl topal olabilirdi ki. Üstelik çirkindi de. Tanrıçaların tanrıçasının çocuğu, ateşin tanrısı Hephaistos, topal ve çirkindi. Hera, henüz yeni doğurduğu çocuğunu tanrıların kendisiyle dağla geçmesinden korkarak, attı.

Çocuğun gözyaşları, ondan daha hızlı iniyordu yeryüzüne. Lemnos dağına düştüğü sırada gözyaşları onu korudu ve zarar gömesini engelledi. Ateşle büyüyen Hephaistos, insanlardan ve tanrılardan kaçarak bir yanardağın içinde demir atölyesi kurdu. Burada bronz ve değerli madenler sanatını hocası tarafından öğrendi.

Atölyesinde insannı hayrete düşürecek sanat eserleri üretti. Annesinin kendisine yaptıklarını asla unutmadı. Olympos’tan düştüğünde kalbinde oluşan yara her gün kanadı.

Annesi Hera’nın onu çağırması için altından muhteşem bir taht yaptı. Göz kamaştırıcı, eşi benzeri bulunmayan tahtı annesi Hera’ya yolladı.

Hera hayranlık ve mutlulukla oturduğu tahtta hapis kaldı. Çünkü oturan kişiyi hapsetmek üzerine kurulu düzeneğe sahipti. Tüm tanrılar onu kurtarmak için çabalasalar da bu mümkün olmayınca Hephaistos’u çağırmak zorunda kaldılar. O gitmedi. Tanrılar ayağına kadar geldi. O gitmedi. Dionysos onu sarhoş ederek Hera'yı tahttan kurtaracağına dair söz aldı. Hephaistos’un tek br şartla kabul edecekti.

Şartı kabul edildi. Tanrılar katında ona da yer verildi. Afroditle evlendi. Demeter için orak, Apollon ve Artemis için sağlam ve ışıktan bile hızlı ok yaptı. Herkesin gönlünü hoş tuttu. İnsanlar ve tanrılar arasında çek sevildi.

Rivayete göre Hephaistos, Dionysos onu ikna etmek için yanına gittiği gece şarap yüm masalarda dolmuş taşmış. Hephaistos, üzüntü ve acıyla sarhoş olurken kendini yollara vurmuş. Anka kuşunun dökülen tüylerini görerek hayran kalmış. Bu ışıltıyla karşı koyamayıp takip etmiş. Karanlık bir mağaranın girişinde tüyler artmış.

Aklına, Lemnos Dağı’ndan atıldığı zaman mağaraya nasıl girdiği gelmiş ve hemen içeri girmiş. Kendisi gibi acı çeken biri olduğuna eminmiş.

Anka kuşunun çelimsiz bedenini, solgun tüylerini görünce çok sinirlenmiş. Anka kuşu onu yatıştıramamış. Yıpranmış kanatlarıyla sarıldığı sırada akan gözyaşları Hephaistos’un kalbindeki kanayan yarayı iyileştirmiş.

Hephaistos’un Hera’ya zarar vermeme duygusu artınca Anka kuşu bunu fark etmiş. İnsanlık kırıntılarını, merhameti bu dipsiz mağarada görüce birden yanmaya başlamış. Çok korkan Hephaistos, küllerin arasından görkemli ve parlak olarak yeniden doğan Anka Kuşunu görünce o zaman anlamış. ‘Görünüşün bir önemi yok. Önemli olan insanlık duygun. Önemli olan sevgi ve iyilik’

 

 

İlham Alınan Haber İçin, 

3 Aralık Dünya Engelliler Günü

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.