SON DAKİKA
Hava Durumu

ANKA’NIN 7 GÜNÜ Çocukların Rengi

Yazının Giriş Tarihi: 19.04.2021 15:58

Evren ilk böyle olmuştu işte. Anka Kuşu, kutsal 4 elementin de öncesinde karanlık ve aydınlığın birbirinden ayrıldığı o ilk anda doğmuştu. Ve tüm renklerin nasıl ortaya çıktığına şahit olmuştu. Renkler, evrenin dört bir yanına dağılmıştı. Elementlerin renkleri, birbirleri ile dansından ortaya çıktıkça çıkmaya devam etmişti.

Suyun olduğu yerlerde, yaşam filizlenmiş, hayat olmuştu. Öylesine güzeldi ki… Bundan sonra yeni bir şeylerin olması çok zordu. Yeni bir renk doğması… Neredeyse bir mucize idi.

Anka Kuşu, en sevdiği gezegenlerden biri olan dünya gezegeninde yeniliklerin olacağını da anlamıştı. Ama yeni bir renk mi? Bu çok zordu.

Zaman zamanı kovaladı. İnsanlar çoğaldı. İnsanlar o kadar büyük güzelliklerin içindeydi ki… Vahşi doğada yaşamaya çalıştıkları zamanlarda bile sanatla uğraşıyorlar, aşık oluyorlar ve seviyorlardı. Bu inanılmazdı…

***

Anka Kuşu, evrenin başka bir diyarında neler olup bittiğini anlamak için kanat çırptı. Birkaç yüz yıl dünya gezegeninin etrafında olmadı. Uzak diyarların yıldızları arasında oyunlar oynadı, şarkılar söyledi. Ve birden bir şey oldu. Bir saniyelik bir boşluk. Başka hiçbir şey olmamışçasına…

Yokmuşçasına… O an evren yeniden yaratıldı. Birilerinin yeniden yarattığını biliyordu. Hemen yoğunluğu hissettiği yöne doğru uçmaya başladı. Yaklaştıkça tüylerinin köklerinde ki akışı hissetti. Tüylerinin uçlarında yeni bir parlaklık, minik yıldızlar ve güneş oluşmaya başlamıştı. ‘Küllerimden yeniden mi doğacağım?’ diye düşünmeye başladı. Çok yersizdi bu…

Biraz daha hızlandı ve dünya gezegenini gördü. Karanlığın ardında beyaz puslar gibi duruyordu bulutlar. Denizin mavisi ve toprağın yeşili, kahvesi… Tüylerindeki yıldızların patlamaya başladığını hissetti. Daha önce görülmemiş, tarif edilemez renkler doğmuştu, kanatlarında… Yeryüzüne indiği sırada fark etti ki kanatları ile aynı renklerde olan çiçekler vardı artık. Denizin köpüklerinde de, ağaçların köklerinde de… Her yer de o tarifsiz renk vardı.

Ama nasıl olmuştu da evren yeniden var olmuştu? Nasıl olmuştu da bambaşka yerlerde gördüğü bu tarifsiz renk, on binlerce, milyonlarca yıl sonra evrende doğmuştu.

O an bir kahkaha duydu. Bu kahkaha ile yeni bir renk doğmuştu. Dünya gezegenindeki çocukların sayısı artmış ve nasıl olduysa her bir köşesine yaşayan çocukların tamamı aynı anda gülmüştü. Bu gülümsemeler ve kahkahalar yeni bir rengin doğmasına neden olmuştu.

Söylenceye göre, çocuklar yarının koruyucusu olma görevini istemeseler de yapmak zorundalar. Yetişkin insanlar, hayvanlar ve diğer tüm canlılar da onlara hizmet etmek zorunda. Onları mutlu etmek, düşüncelerini özgürce yaşamalarını sağlamak, onlara huzurlu bir çocukluk vermek zorundalar.

Rivayete göre ne zaman çocuklar ağlarsa, mutsuz olursa, üzülür ve zorbalığa uğrarsa o tanımsız renk yok olmaya başlar. Üzülen çocuğun çevresinde o renk hangi çiçekte ise o çiçek solar. Hangi kuşta ise, o kuşun şarkısı sessizleşir. Ne zaman yetişkinler, çocukları sınırlandırırsa, canlarını yakarsa, onları şekillendirmek için eğip, büker, kırarsa o zaman Anka Kuşu’nun kanatlarında ki tarifsiz rengin olduğu tüyler düşer ve yok olur.

Evrenin daima o tarifsiz renge sahip olması, renklerin canlılığını korumak ve kuşların sihirli bestelerini sonsuza dek dinlemek için tek çare çocukları korumak, onları mutlu etmektir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.