SON DAKİKA
Hava Durumu

ANKA'NIN 7 GÜNÜ / çocuklar ve kadınlar

Yazının Giriş Tarihi: 01.03.2021 12:39

Her birinin bambaşka hikayesi ve serüveni vardı. Ama hepsi yok oldu. Anka Kuşunun hafızasında bir yerlerde her biri olsa da tarihin kara kaplı defterine sadece bazıları altın harflerle kazındı. Sadece bazıları gümüş ve bronz harflerle çağlar boyunca hikayelerini ve isimlerini aktarabildi.

Sahi onlar kimlerdi?

Kimlerdi o güz güzelleri? Kimlerdi perileri bile kıskandıracak güzelliklerde olanlar? Kimlerdi acıya ve kedere hapsolmalarına rağmen varlıklarını sürdürebilenler?

Onlar kahramanlardı. Yenilseler de kendileri ve düşünceleri ve duyguları için mücadele edenler…

Üzülseler de ağlasalar da sesleri kesilse de harfleri silinse de enstrümanları kırılsa da boyaları yerlere dökülse de, konuşmaya, şarkı söylemeye, müzik ve resim yapmaya devam edenlerdi.

Onlar ki ayakları bile olmasa uçmaya başlayanlardı. Aynı ‘Huma kuşu’ gibi.

Kanatları kırılsa da yeryüzünün keşfine daima devam edenler, daima daha çok merak edip daha çok çalışanlardı.

İsimleri belki de hiçliğin sonsuzluğunda kaybolacaktı, var olmanın dayanılmaz acısı içinde debelenmeseler… Pes etmiş olsalar o debelenmeler hareket olmayacaktı.

Anka Kuşu en çok da ayakta durmak için mücadele eden insanları severdi. Zordu. Hiç kolay değil. Rüzgara karşı köklü bir ağaç gibi ayakta durabilmek. Eğilmemek. Bükülmemek.

Anka Kuşu, bu minik insanlardan o nedenle en çok çocukları ve kadınları severdi.

Çocuklar kimse onları kâale  almasalar da konuşmaya devam ederdi. Hayal kurmaya ve o hayalin içinde yaşamaya. Hayallerini devam ettiren çocuklar, büyüdüklerinde hayallerinin içinden gerçek bir dünyayı var edebilirlerdi. Kimse onlara inanmasa da yataklarının altındaki canavarı yenebilirlerdi. Tek bir doğru olmadığına inanırlardı.

Kadınlar… Kadınlar bambaşkayı Anka Kuşu için. İnanılmaz vücut anatomileri olduğunu düşünür ve türlerin devamındaki büyük rolünü görürdü. Seslerinin daha ince ve naif olmasına rağmen nasıl da kendi doğruları için gür çıktığına şahit olurdu. Nasıl da herkesin onları yok saydığı yer ve dönemlerde dimdik ayakta olduklarına, söz söyleme hakkı için mücadele ettiklerine tanık olurdu.

Söylenceye Anka Kuşu, çocukları ve kadınları göre biraz kendi gibi görürdü. Çünkü Anka Kuşuna da kimsecikler inanmazdı. Hiç yokmuşçasına bir hayal olarak görünürdü insanların gözünde.

Rivayete göre Anka Kuşu her geçen gün, sesini insanlara ulaştırmayı daha az başarıyordu. Ama tek bir doğru yoktu. Sesini çocuklara ve kadınlara vermişti. Onların sesi aslında Anka Kuşu’nun duygu ve düşüncelerinden oluşurdu. O nedenledir ki, çocuklar ve kadınların sesinde inanç ve güç yatar. Onların sesine gerçekten kulak veren insanlar gerçeğin perdesini aralar. Onların varlığını kabul eden her bir insan aslında Anka Kuşu’nun varlığını kabul eder. Onun gözünde ki dünyaya bir saniyeliğine de olsa bakmış olur.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.