Ne kadar zor olabilirdi ki? Birlikte ve barış içinde yaşamak.
Yaşamak ne kadar zor olabilirdi ki? Doğanın kanunları var. Kimsenin değiştiremeyeceği. Kimsenin değiştirmeye gücü yetmeyeceği bazı kanunlar… Birde bu kanunlara rağmen ve sayesinde inatla çalışan insanlar.
Bu köşe Anka Kuşu’nun. Ve yazılar da onun dünyasında, evreninde olan biten daha güzel bir dünyanın yazıları…
Anka Kuşu, dünyanın acısı ve kıyametine her dayanamadığında içindeki üzüntünün alevi ile yanarak ölür. Yanarak ölmek en acı verici ölümler arasındaki yerini alır. Bir kuş düşünün ki. Acı ve keder içinde ölüyor. Ve yaşamda bir umut sesi duyduğunda da küllerinden yeniden doğuyor. Yeni bir hayata gözlerini açıyor…
Çocukların sesleri, kahkahaları onu yeniden yaşama bağlıyor…
Anka Kuşu’nun en sevdiklerinin de bütün canlıların çocukları, yavruları olduğunu defalarca söyledik… Ve kuşlar ve kadınlar ve insan bebekler…
***
Anka Kuşu’nun sevdikleri arasında yer alan kuşlardan ikisi bir turunç ağacına yuva yapar. Yuvayı, minicik dallardan örerler. İki yumurtadan iki minik kuş hayata gözlerini açsın diye… Ağacın dalları Kaleninsesi Gazetesi’ne uzanır. Bizlerin çalıştığı, halka haber ulaştırmak için bazen masa başında bazen sahada bazen sokakta bazen stüdyoda olan bizlerin penceresine…
İlk habercilerde kuşlar değil midir zaten? Minicik paçalarında haber uçurmaz mı güvercinler? Belki de kuşların sesini gazete ofisinden duymamızın sebebidir…
Gazetemizin ofis pencerelerine uzanan turunç dalları o iki kuşa güvenli gelmiştir. İki kumruya… Biz günlerimizi tam kapanma haberlerine, gündeme, siyasete, spora, kültür ve yaşama vermişken kumru yumurtaları çatladı. Gazete ekibi ile her haraketlilikte heyecanla baktığımız dalda minicik kuşlar gözlerini dünyaya açtı… Anka Kuşu’nun en sevdikleri olan kuşlardan iki tanesi güvenle doğdu. Büyüdüler.
Bir gün geldiğimizde bahçede kuş tüyleri ve bir kurtarma operasyonu başladı. Bahçe çitinin üzerinde tek başına olan yavrulardan biri, kuşların dilinden anlayan arkadaşımıza güvendi. Yavru kumrunun ailesi ve kardeşi ortalıkta yoktu.
Gelişen olaylarla anladık ki kuş yuvası bir başka kuş tarafından dağıtılmış. Sağ kaldığını bildiğimiz yavru kuş ise saldırıyı gerçekleştiren kuş tarafından göz hapsine alınmış. Gazetemizde şimdilik bir gecesini geçirdi. Sabah ofise geldiğimizde daha canlı duruyordu. Mamasını yedi.
***
Yazımızın başında da dediğimiz gibi doğanın kanunları var. Büyük balık, küçük balığı yer. Ama birde kurtarıcılar var. Doğayı, hayvanları seven insanlar var. Anka Kuşu’nun kıymet verdiklerine kıymet verin. Onları koruyun, kollayın.
Yavru kumru biraz korksa da daha iyi gözüküyor. Mutlu. Ben de Kaleninsesi Gazetesi’nde çalıştığım ve bu güzel ekiple tanıştığım için…
Dünyayı güzellik kurtaracak, canlıları sevmekle başlayacak her şey…