Gülümsetmedi ama. Güldürdü.
‘İnsan Hakları nelerdir ve neye göre belirlenmiştir?’ sorusuna tam cevap niteliği taşımasa da kuş bakışı olaylara bakmayı deneyelim;
İnsan hakları ırk renk ulus ya da etnik köken fark etmeksizin her insana karşı eşit olarak uygulanması gereken haklardır. İnsanın doğumundan elde ettiği haklardır. İnsan hakları için dünya genelinde insan hakları evrensel beyannamesi de yayınlanmıştır. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Genel itibari ile her bir insanın, herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır. Hiç kimse, bir başka kimseyi kölelik ya da kulluk altında tutulamaz. Her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır. Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulanamaz.
Haklar bunu söylüyor.
Ama uygulamada pürüzler var.
Haklarda, insan haklarında bir başka pencere ise insan haklarının kuşaklara ayrılmasıdır.
Birinci kuşak haklar, 17 ve 18. yüzyıllarda ortaya çıkan ve bu yüzyıllar arasında halk, iktidarı elinde bulunduran devletin her şeyi yapamayacağına, insanlara keyiflerine göre hükmedemeyeceklerini vurgulayan düşünceler ortaya çıkmaya başladı. İnsanlar kedi hayatını ilgilendiren meselelerde söz sahibi olmak istedi. En önemli özellik özgürlük fikri olsa da (yaşama hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, oy kullanma hakkı gibi) bu haklar bu haklardan toplumun eşit bir şekilde kullanılması izin verilmemiştir. Kölelere hiç hak tanınmazken, zengin kesimlere siyasal hakların kullanılmasında izin verilmiştir.
İkinci kuşak haklar ise sosyalizm düşüncesi çerçevesinde ortaya çıkmakla birlikte bu hakların çıkmasında sanayileşme ve işçi sınıfının gelişmesi büyük rol oynamıştır. Toplumun haklarla ilgili mücadeleleri ile başlayan süreç neticesinde eşitlik, yaşam için gerekli sosyal, ekonomik ürün, hizmet gibi olanakların güvence altına alınması düşüncesine ortaya çıkmıştır. İşçi sınıfının sanayi devrimi ile ortaya çıkması ve kendilerine tanınmayan haklardan dolayı rahatsızlıklarını üzerine gelişen ikinci kuşak insan hakları, ekonomik, sosyal ve kültürel alanın haklarıdır. Bu hakları şöyle sıralayabiliriz; Sosyal güvenlik hakkı, Çalışma, adil gelir ve sendika kurma hakkı, Dinlenme hakkı, Eğitim hakkı, Kültürel yaşama katılma hakkı, Sağlık, beslenme ve konut hakkı, Grev ve toplu sözleşme hakkı.
Üçüncü kuşak haklar ise birinci ve ikinci kuşak hakların gerçekleştirilmemesi ve gerçekleştirilmesini daha farklı kavranması ile ortaya çıkmıştır. Devletin tek taraflı çabası ile ortaya çıkması mümkün olmadığı düşüncesi ile ortaya çıkan haklara örnek olarak, Çevre hakkı, Barış hakkı, Gelişme hakkı gösterilebilir. Dayanışma hakları da denilen dayanışma ve birlikte yaşama ortamına dair hakların hem bireye hem de toplumun tamamına aittir. Bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı etik sorunlar gelir. Çevre kirliliği, nükleer silahlanma, savaş gibi…
(Birde Dördüncü Kuşak Haklar var. Bunu başka bir yazıda uzun uzun anlatabiliriz.)
***
Merak ettiğim ise bütün insanlar özgür, insanlık onuruna yakışır, haklar bakımından eşit doğar ise kimse mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz ise evsizler, yoksullar neden var?