SON DAKİKA
Hava Durumu

Kadınlarımız, 8 Mart'ta hatırladığımız... (08.03.2021)

Yazının Giriş Tarihi: 09.03.2021 07:38

 

Edebiyatımızın yüzakı şair, yazar ve fikir adamı Nazım Hikmet'in "Kadınlarımız" başlıklı şiirinde tarif ettiği kadınlarımızın bugün itibariyle değişen bir şey yok. İsterseniz Nazım Ustanın o meşhur şiirinden bir bölümünü birlikte okuyalım:

 Korkunç ve mübarek,

elleri,

İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle,

Anamız, avradımız, yarimiz.

Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen.

Ve soframızdaki yeri,

Öküzümüzden sonra gelen...”

 Sofrada öküzden sonra gelen kadınlarımız...                                                                                                                                                                                                                                                                             

 Kocalarından şiddet gören, ölüm korkusuyla yaşayan, devletin bir korumayı çok gördüğü kadınlarımız.

 Tecavüze uğrayan “ iş yükü çok fazla” denilerek tecavüzcüsüyle evlendirilen kadınlarımız.

 Ekonomik özgürlüğü olmayan, mahkemeye hakkını aramaya gittiğinde “ önce para” denilen kadınlarımız...

 Eylemde polis dayağından dolayı bebeğini kaybeden, başbakanın “ kadın mıdır kız mıdır bilemiyorum” dediği kadınlarımız...

 Evladını savaşta kaybeden kadınlarımız...

 İşte insan haklarından yoksun bir ülke ve devletin kadına bakışı! Kadının adından dahi korkan erkek egemen zihniyetler, kadını aile içine sıkıştırmaya, emeğinden çalmaya, onu yok etmeye çalışan uygulamalar...

 Dayak atan kocayı haklı çıkaran, öldüren eşi koruyan, on üç yaşında kız çocuğuna tecavüz edenlerin cezasını indiren yargı kararları!

 Ankara’ da gece sokakta eşini döven adama engel olmak isteyen iki asistan,  koca tarafından dövüldü. Bunun üzerine eşine dayak atan ve engellemek isteyenlere de saldıran adama hapis cezası verildi demeyi isterdik ama böyle olmadı. Dayağı engellemeye çalışan iki kişi hapse atılırken dayakçı koca serbest bırakıldı! Türkiye de böylece hukuk devleti olduğunu kanıtlamış oldu!

 Boşandığı eşinden ölüm tehdidi  alan kadın korunma talebinde bulundu, bunun üzerine ona korunma sağlandı ve kadın yaşamını sürdürmeye devam etti demek isterdik. Ama korunma talebi reddedildi ve Ayşe Paşalı bıçaklanarak öldürüldü.  Bu durumda bir kez daha hukuk devleti kanıtlanmış oldu.

 Kadınların böylesi bir yaşam sürdüğü ülkemizde, mahkemeler yine de hak aramanın, hakları korumanın güvencesiydi. Ama çok iş  olduğundan yakınan hakimler ve savcılar, bu sorunlarını çözmek için çareyi kadınları  tecavüzcüleriyle evlendirmekte buldular.

 Kıymetli arkadaşım Kamuran Özdemir hanımın, "Çocuk Gelinler" kitabı, Türkiye'nin başka bir yarasına tuz basmıştı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yaygın olan bu durum, ne yazık ki devletin itiraz politikasına rağmen hala önü alınamıyor.

 Türkiye'de kadın olmak zordur. Hele hele Ortadoğu'da kadın olmak daha da zor. Bir meta gibi alınıp satılır. Ülkemizde başlık parası realitesi tüm hoyratlığıyla devam etmektedir.

 Kadınlarımız...

Yüreğimdeki yarim, çocuklarımın annesi, benim eli maşalı annem, kardeşlerimi de doğuran kadındır. Literatürümüzde ",insanoğlu" tanımlaması vardır. Oysa hepimiz bir kadının oğlu ve kızıyız. Yani biz, kadınoğluyuz...

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.