Değerli gazetemizin okurlarına selamlar ve saygılar.. Bugün, Türkiye'nin neredeyse her gün artarak ilerleyen acı gerçeği boşanma ile alakalı psikolojik ve hukuksal durumlardan bahsedeceğiz. T.C. AİLE MAHKEMELERİ önüne getirilen dosya sayıları ne yazık ki korkunç boyutlara ulaşmış durumdadır. Özellikle, Medeni Kanun'un aile birliği içerisindeki düzen adına koyduğu kuralların 21. Yüzyıl çiftlerinde uygulanmadığı görmekteyiz. Aile birlikteliği bozulmalarının birden fazla nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler kanunsal başlıklar halinde açık biçimde M.K'da sayılmıştır. Boşanma ferinin çözüm odaklı ana çıkışı çiftlerin ve müşterek çocukların aile birliği içerisindeki tutum, hal ve hareketlerini kontrol edebilmesinden geçmektedir. Taraflar kendilerine düşen sorumluluklarını aile içerisinde ifa etmekle yükümlüdürler. Lakin, özellikle son yıllarda evlenmekten çok boşanmak bir marifet gibi görünmeye başlamıştır. Yuva kurmanın kolay, boşanmanın zor oluğu kalıbı tam tersine evrilmiştir. Boşanma kavramının psikolojik olarak büyük bir mesuliyet yarattığı boşanma aşamasında olan ve boşanma aşamasını tamamlamış bireylerin grafikleri ile ortaya konmuştur. Bireylerin kanunsal sebeplerine aykırı davrandığı her durum Medeni Kanun nazarında tam kusur - ağır kusur yaratmaktadır. Mağduriyet yaşadığı iddiasında bulunan bireyler, koruyucu tedbirler başı çekmek üzere anlaşmalı - çekişmeli boşanmanın yürütülmesi adına mahkeme yolunu tutmaktadırlar. Bu süreç sadece boşanmanın taraflarını değil, müşterek çocukları da olumsuz etkilemektedir. Kanun koyucu bu sebeple; özellikle aile mahkemesi hakimlerinden ve dosyaya atanan bilirkişilerden müşterek küçüğün menfaatlerinin gözetilmesi gerektiğini zorunlu kılmıştır. Mahkemenin kusur irdelemesini yaparken eldeki delilleri en somut ve objektif haliyle değerlendirmesini istemiş, sonucun her iki taraf içinde adil ve vicdana en uygun şekilde oluşturulmasını temel koymuştur. Boşanma davalarında -şahsi yorum- olarak en önemli delil noktası aile içini bilen, olaylara yakinen tanık olmuş ve özellikle DUYUMDAN ÖTE GÖRGÜSEL BİLGİYE sahip tanıkların varlığıdır. Tanık beyanlarının doğru ve tarafsız olarak alınması mahkeme neticesinin şekillenmesinde en önemli noktadır. Yine ayrıca, eldeki mevcut diğer delillerin somut şekilde mahkeme önüne getirilmesi gerekmektedir. Ağır kusurun ya da tam kusurun kimde olduğu bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Boşanmanın sonuçları mahkemece taraflara detaylıca anlatılmaktadır. Ayrıca, tarafların avukat vekilleri bu bilgilendirmeyi yapmaktadırlar. Boşanma sonrası kazanan ve kaybeden tarafın üzerine yüklenen prensipler olacaktır, tarafların bu bilinç ile hareket etmesi gerekecektir. Medeni Kanun'a göre bireysel yaklaşımdan önce toplumsal bilinç ile aile birliğinin ayakta kalması gerektiği savunulmuştur. Kanunun ülke yöre ve adetlerine, kanunsal normlarına, gelenekselleşmiş aile faaliyetlerine göre ele alınması ve yorumlanması kanun koyucu tarafından şart koşulmuştur. Yurt dışı kaynaklı oluşturulan kanunumuzun Türk örf ve adetleri nazarında harmanlanması kanun koyucu tarafından özellikle istenmiştir. Kanunda bazı yerlerde '' o bölgede ki örf ve adete göre hareket edilmesi '' kuramı madde kapsamı cümleleri ile açıkça anlaşılmaktadır. Tüm detayları Yargıtay'ın,İstinaf Mahkemelerinin, Yerel Mahkemelerin verdiği kararlarda emsal yaratacağı üzere açık olan boşanma kavramının manevi buhranı ve maddi buhranı ayrı bir kalemdir. ''Tazminat'' başlığı ile ilerleyen bu durumun temelinde yine Medeni Kanun bulunmaktadır. Kanuna göre, boşanma ile maddi eksilme ve kazanç eksisi yaşayacak taraf ile manevi anlamda büyük bir haksız elem, ızdırap içerisine giren tarafın vicdani huzurunun tatmin edilmesi için mahkemece belirli bir miktar tazminata karar verilmesi istenmiştir. Bu durum iki başlık ile alınmakta olup bunlar ''maddi tazminat ve manevi tazminat''tır. Yine ayrıca, maddi gücü diğerinden az olan tarafa bağlanacak '' nafaka '' söz konusudur. Bu durum mahkeme devam ederken tarafların kusur oranına bakılmaksızın maddi geliri yüksek olandan düşük olana bağlanan '' TEDBİR NAFAKASI '' ( çocuk için de bağlanmaktadır. ) ve boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte haklı çıkan tarafa, belirli şartlar ile kaldırılana dek '' YOKSULLUK ve İŞTİRAK NAFAKASI '' olarak önümüze çıkmaktadır. Boşanmanın maddi boyutları görüldüğü üzere feri şekilde mevcuttur. Bu külfetler davanın engin değerlendirmesi ve kusur saptaması ile yükletilmektedir. Davanın hangi tarafı iddialarını ispatlar ve karşı tezleri çürütür ise mahkemenin kazananı olmaktadır. Boşanma hususlarının belki de en önemli noktası ÇOCUĞUN VELAYETİ noktasıdır. Velayet kavramı müşterek çocuğun 18 yaşını doldurmasına dek devam edecektir. Çocuk, bireysel olarak ergin yaşını doldurana dek anne babanın ortak velayetindedir. Lakin, tarafların boşanması durumu söz konusu olacak ise 18 yaşına dek çocuğun bakımında ve menfaatinde en haklı katkıyı sunacak taraf hangisi olacak ise mahkemece velayet o tarafa verilmektedir. Mahkeme devam ederken halel hale gelme ihtimali görülür ise tedbir hükümleri gereği GEÇİCİ VELAYET taraflardan hak edene verilmektedir. Dava sonunda da kesinleşen boşanma ilamı ile birlikte nihai velayet sahibi belirli olacaktır. Velayetin değişimi davası başı çekmek üzere, velayeti alan şahsın ölümüne ve müşterek küçüğün ergin yaşını doldurmasına dek velayet hakkını kullanan ebeveynin velayet kazanımlarını doğru şekilde kullanması gerekmektedir. Kanun bu konuda çok net yaptırımcıdır. Müşterek küçüğün menfaatleri yok ediliyor ise mahkeme kararı ile bu velayet değiştirilebilir. Yine doğal bir süreç olarak velayet sahibinin ölümü ile birlikte de velayet konusunun değişimi tekrar ele alınacaktır. Velayet konusunun titizlik ile ele alınması, hukuksal süreçte taraflarca veyahut vekillerince en doğru haliyle hukuk mahkemesinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Sonucu itibariyle; kanun çizgisinde ele alınan ve günden güne ne yazık ki artan aile birliğinin dağılması gerçeğinin psikolojik olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Evlilik birliğinin yok olması her açıdan ele alınmalı, boşanma yoluna başvurulması kararı son çare olarak düşünülmelidir. Aile birliğinin taze ve diri tutulması en önemli noktadır. Boşanma son çözüm olmalıdır. Aile fertlerinin birbirlerine olan sevgilerini ve saygılarını yinelemeleri ve '' hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde '' sözlerini her an içlerinde yaşamaları en hakiki ve hakkaniyetli çözümdür. Önemli olan çekirdek ailenin dirliğidir. Bu gaye ile çiftlerimizin çözümsüz gördüğü her olayın çözülmesi dileği ile... Kısa ve özet şekilde boşanma hususları ile alakalı yapmış olduğum yorumların sayın okurlarımıza fayda sağlaması dileğiyle.. Av. AHMET ÖZDEMİR