PKK Silah mı Bıraktı?

Evet, görünürde PKK 12. Olağan Kongresi'nde silahlı mücadeleyi sonlandırdığını ve örgütsel yapısını feshettiğini duyurdu. Peki, bu durum Türkiye için olumlu bir gelişme mi? Yoksa bir aldatmaca mı? Karar vermek zor.

Elli yıldır binlerce insanımızı şehit verdiğimiz, ülkemizin kaynaklarını sömüren, halkımızı mağdur eden, sülük gibi ekonomiyi hortumlayan eli kanlı bir terör örgütünün “ben kendimi feshettim, silahlı mücadeleyi sonlandırdım” demesiyle bu defter kapanacak mı? Unutulacak mı? Her şey terörsüz bir Türkiye hayaline doğru yelken mi açacak?

Terörsüz bir Türkiye…

Kulağa çok hoş geliyor. Kaynakları teröre israf edilmeyen, en önemlisi de gereksiz yere kan akıtılmadığı için kan ve gözyaşı olmayan, dağlarında teröristlerin yerine ceylanların ve dağ keçilerinin gezdiği, kurşun sesi yerine kuş seslerinin duyulduğu, anaların ağlamadığı, gençlerin şehit edilmediği bir Türkiye...

Elli yılını teröre harcamış, enerjisini buna harcamış bir ülke için o kara günlerin geride kalması elbette güzel. Ama o kâbus dolu günleri, yaşananları; terör örgütüne destek olanları, iş birliği yapanları, dostluk kuranları unutmak mümkün mü?

Al bayrağa sarılı şehitlerimiz… Şehit babasının naaşına koşan çocuklar, nişanlısını toprağa veren gençler, şehit ana-babasının gözü yaşlı olmasına rağmen vakur duruşuyla “Vatan sağ olsun” dediği o anlar… Bunların hafızalardan silinmesi mümkün mü?

Yakılan şehirler… Kül olan yemyeşil ormanlar, terör nedeniyle boşalan yaylalar, köyler… Şehit edilen asker, polis, öğretmen, doktor… Dökülen gözyaşları, yakılan ağıtlar… Bunların kulaklarımızdan, kalplerimizden silinmesi mümkün mü?

Satırları yazarken bile içim yanıyor. Hepsi tek tek hafızamda canlanıyor. Şehitlerimizin cenaze törenlerinde yaşadığım o duygusallığı tekrar tekrar yaşıyorum.

Ancak mesele sadece duygusal hafıza değil. Türkiye’nin bekası ve geleceği birinci öncelik. Devlet aklı, sürecin en kritik faktörü. PKK’nın bu açıklamasında ne derece samimi ve sürdürülebilir olduğunu görmek, izlemek ve değerlendirmek gerekiyor. MİT’in takibinde olacak devam edecek süreç, gerçekten kan dökülmemesi ve ülkenin huzura kavuşması için mi başlatılıyor, yoksa sahne arkası farklı mı?

Tabii ki PKK yanlışlarının farkına varıp bir gecede tövbekâr olup bu kararı almadı. Türkiye’nin uluslararası kamuoyundaki diplomatik başarısı, uyguladığı politikalar, terörü bitirmek için attığı adımlar, askeri ve stratejik hamleleri, İHA-SİHA’lar ile sağlanan üstünlük göz ardı edilemez.

Bu gerçekler ile bağlantılı olarak PKK’nın silah bırakma kararı üzerine uluslararası dengeler de devreye girdi. Özellikle Türkiye’nin teröre karşı uyguladığı askeri, diplomatik ve istihbarat stratejileri sonucu örgüt üzerinde ciddi bir baskı oluştu. Bu baskılar, örgütün silahlı mücadeleden vazgeçmesini zorunlu hale getirdi. Kararın sürdürülebilir olup olmadığı küresel aktörlerin tutumuna da bağlı olacak. ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin, özellikle de PKK’yı desteklediği bilinen bazı devletlerin yaklaşımı ile Türkiye’nin uluslararası diplomasi hamleleri ve bölgesel ittifakları bu süreci doğrudan etkileyecektir.

PKK kendini fesih etmesi ve silah bırakması geçmişteki Dünya üzerindeki terör örgütlerinin silahsızlanma süreçleri ile karşılaştırıldığında IRA ve ETA gibi örgütlerin süreçleri paralellik arz ediyor. Bu örgütlerin büyük kısmı, silahlı mücadeleyi bırakırken siyasi kanatlarını güçlendirdi. PKK’nın da benzer bir yol izleyip izlemeyeceği dikkatle incelenmeli. Özellikle bazı bölgelerde siyasi ve ideolojik yapısını sürdürme çabaları olup olmayacağı gözden kaçırılmamalı. PKK’nın geçmişte geçici ateşkes ilan ettiği ancak sonrasında yeniden silahlandığı dönemler olduğu göz önünde bulundurulursa, Türkiye’nin temkinli olması büyük önem taşıyor.

Türkiye içinde PKK’ya doğrudan veya dolaylı destek veren grupların tutumu bu süreçte önemli olacak. PKK, bazı siyasi ve ekonomik çevreler tarafından bir araç olarak kullanıldı ve bu çevrelerin fesih kararına yaklaşımı belirsizlik içeriyor. Türkiye’nin bu noktada iç politik dengeleri sağlam tutarak sürecin provokasyonlara ve yanlış yönlendirmelere açık hale gelmemesi gerekiyor.

PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi, uluslararası arenada ve Türkiye içinde ülkesini sevenler tarafından olumlu karşılandı.

Ancak, PKK’yı destekleyen bazı ülkeler ve ülke içinde küçük bir grup bu karardan memnun olmadıklarını gizleyemedi. Yıllardır başımıza bela olmuş terör meselesi siyaset üstü, milli bir konudur. Süreci provoke etmek ve akamete uğratmak isteyenlere karşı halk olarak siyasi parti ayrımı yapmadan, birlik olmalıyız.

Bu süreçte bazı oyunlar, düzmece senaryolar ve suni gündemler bitmeyecek. Türkiye’ye zarar vermek isteyenler, iç ve dış düşmanlarla iş tutanlar daima sahnede olacak. Ancak unutulmamalıdır ki, Türkiye gücünü koruyarak geleceğini şekillendirecektir.