Ne Gürültü Ne Kalabalık: Sadece Doğa
Kabatepe’nin en büyük avantajı ne mi? Sessizlik. Özellikle büyük şehirlerden gelenler için burası tam anlamıyla bir terapi alanı. Geniş ve doğal haliyle korunmuş kumsalda güneşlenirken, başka hiçbir şey duymuyorsunuz – sadece dalgaların sesi, rüzgarın çam ağaçlarının yapraklarında yarattığı o yumuşak hışırtı ve belki uzaktan gelen bir martı çığlığı...

Ne Gürültü Ne Kalabalık: Sadece Doğa
Tesisten çok doğayla baş başa kalmayı tercih edenler için biçilmiş kaftan. Kamp kurmak isteyenler için de uygun alanlar var, hatta karavanla gelenler için de oldukça elverişli.

Gün Batımı... Anlatılmaz, Yaşanır
Gün batımına yakın saatlerde ise Kabatepe bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Ufuk çizgisine yaklaşan güneş, denizin üzerinde altın sarısı bir yansımaya dönüşüyor. O anı tarif etmek güç – en iyisi yanınıza bir battaniye alıp kumsala uzanın ve sessizce izleyin.

Gökçeada’ya Açılan Kapı
Kabatepe sadece kumsalıyla değil, aynı zamanda Gökçeada’ya giden feribotların kalktığı iskeleye yakınlığıyla da dikkat çekiyor. Dilerseniz birkaç gün kamp yaptıktan sonra adaya geçip tatilinize orada devam edebilirsiniz.

Küçük Bir Hatırlatma
Burası aynı zamanda bir doğal sit alanı. Yani doğayı kirletmeden, ateşi kontrollü yakarak, çöplerinizi toplayarak hareket etmek şart. Böylece bu güzelliği bizden sonraki kuşaklara da aynen bırakabiliriz.

Kısacası...

Kalabalıktan uzak, sakin, samimi ve tertemiz bir yer arıyorsanız, Kabatepe Kumsalı sizi bekliyor. Çanakkale’ye uğrarsanız, “keşke daha önce gelseydim” diyeceğiniz o kumsal tam burada, Ege’nin en sessiz köşesinde…